Yıldönümü

2.2K 89 93
                                    

"Sana benden başka kimse bu kadar yakın olamaz karıcığım."

Sadi cümlesini bitirir bitirmez karısının dudaklarına yöneldi. Duvara yasladığı ellerini kadının yanaklarına koyup kendine çekti biraz daha. Songül dudaklarındaki sert hareketlerle gözlerini kısarken oldukların yerin farkına varıp kendini kaptırmaması gerektiğini biliyordu. Dudaklarını çekmek için başını geriye atmaya çalışsada Sadi'nin ellerinden bunu yapamadı. Adamın yanaklarına ellerini koyup hafif iterek ayırdı dudaklarını.

Songül soluklanmak için gözlerini kapatıp bekledi birkaç saniye. Yüreğime indirecek bu adam benim diye geçiriyordu içinden. Kalp atışı normale dönerken gözlerini açtığı anda Sadi'nin yüzündeki çapkın gülüşüyle karşılaştı.

"Hiç öyle şey yapma sinir ettin beni."

"Ben sana hep söylüyorum karıcığım, sen sinirlenince daha güzel oluyorsun."

Songül başını yana çevirip sabır çekti içinden Sadi'nin bu hallerine. "Sinir et et sonra güzel oluyorsun karıcığım."

"Valla özür dilerim Songül ya ben o kadar korkacağını düşünemedim."
Sadi kollarını kadının belinde birleştirirken yanağından öptü.
Songül kızgınlığını bir kenara bırakıp adamın beline sarıldı. Başını omzuna yaslayıp biraz duraksadı
"Sen niye geldin hem?"

Sadi başını biraz çekip hafif eğdi karısının yüzünü görmek için. "Seni kaçırmaya geldim."

Songül'ün meraktan kaşları çatıldı beraberinde. "Ne kaçırması?"

"Birkaç günlüğüne kaçalım buradan dedim."

Songül adamın planlar yaptığını anlayınca gülümsedi "Nereye gidiyoruz?"

"Onu söylemem karıcığım gidince görürsün artık ama şehir dışına gidiyoruz."

Sadi Songül'ün elinden tutup kapıyı açtı, çıkışa doğru yürüdüler, Sadi kendi arabasına yönlendirirken Songül kaşlarını çattı. "Ee benim eşyalarım evde ama eve gitmeyecek miyiz önce?"

"Ben hazırladım valizleri karıcığım sen düşünme onları."

"Sadi meraklandırıyorsun beni ama."

"Meraklanma karıcığım, hadi bin arabaya seninki kalsın burada."

"Tamam dur bir şey alacağım."
Songül arabasındaki poşeti alıp Sadi'nin arabasına bindi.


Sadi yemeğini yiyen karısına çevirdi bakışlarını, önündeki suyundan bir yudum alıp söze girdi. "Karıcığım ben sana bir şey diyeceğim."

"Söyle kocacığım." Songül yemeğini iştahla yerken adama kısa an bakmıştı sadece.

"Sibel."

Songül hanım çatalındaki salatayı ağzına atacakken vazgeçip adama baktı gözlerini kısarak. "Beni sinirlendirecek bir şeyse söyleme şuan."

"Yok karıcığım sinirleneceğin bir şey değil."

"Söyle tamam."

"Sibel dün gitti."

Songül anlamayarak baktı "Nereye?"

"Geldiği yere. Dün geldi vedalaştı falan gitti sonra."

"Vedalaştın yani bir de."

Sadi kadının sesinden sinirlendiğini anlayınca hemen düzeltmek istedi.
"Öyle değil karıcığım ya, özür diledi hatta senden diledi. Yanına gelmek bile istemiş hatta."

Seni Bulduğum Şehir | SadgülWhere stories live. Discover now