Geçmişe Aralık

1.4K 91 36
                                    

Sadi uykusuzluktan isyan eden gözlerine rağmen bir türlü uyuyamıyordu. Susmayan beyni, içinde bulunduğu durum, sakladığı sırlar uyumasına engel oluyordu. Ama en çokta Songül'le aynı yatakta olması engelliyordu. Songül... Sadi, Songül'ün yatakta kıpırdamamasıyla uyuduğunu düşünüp arkasını dönmüştü. Songül'ün ensesine ve saçlarına bakıyordu. Sol elini yavaşça uzattı saçlarına doğru, yastığa dağılan saçının ucunu sevdi parmaklarıyla. Elini bir süre öylece tuttu, "Ne ara içime düştün böyle?". Sadi biliyordu aslında bu sorunun cevabını, daha ilk gördüğünde. Hatta göremeyişinde...

Ocak, 2020/ Ankara ( 2 yıl önce)

Sadi gecenin karanlığında karla kaplı yolda; başı yerde, elinde papatya demetiyle ağır ağır yürüyordu. Ezbere bildiği yolda etrafa bakmadan sadece elindeki bir demet çiçeğe bakıyordu. Geldiğini anladığında ayakları kendi kendine durdu. Başını kaldırmadan önce gecenin soğuğunu çekti içine. Usulca kaldırdı başını Sadi. Akmayı bekleyen yaşlarla gözlerini sağa çevirdi. İki adım ileri gitti olduğu yerden. Elindeki buketin üzerine gelen karları temizledi parmaklarıyla. Hafifçe dizlerini kırdı zaten ayakta duracak gücü bulamıyordu kendinde. Elindeki buketi usulca toprağa bıraktı. Tekrar doğruldu olduğu yerde ama bu sefer dimdik durdu. Elini kaldırdı titremesine aldırmadan. Kaş hizasına koyarak asker selamı verdi gözünden bir damla yanağından sakallarına bulaşırken. "Anne" nefesini verdi "baba".
Sadi orada kaç saat durmuştu bilmiyordu. Elleri artık soğuktan morarmaya başlamış, ayakları diz çökmekten uyuşmuştu.  Omzuna dokunan elle artık gitme vakti geldiğini anlamıştı. Başını kaldırdı mezar taşından Sadi. Yanı başında dikili duran bayraktaki karları temizledi. Ayağa kalktı son bir kez baktı, tekrar tekrar yeminler etti. "Fazla sürmeyecek kavuşmam değil mi Yaver?" . Yaver duasını etmiş elini yüzüne sürmüştü. "Ağam deme öyle şeyler sen olmazsan biz naparız"

Sadi Songül'ün kıpırdamasıyla düşüncelerinden sıyrılmıştı. Songül uykulu haliyle yüzünü Sadi'ye dönmüş hatta birazda Sadi'nin olduğu tarafa doğru kaymıştı. Sadi Songül'ün yüzünü görmesiyle hafif gülümsedi. Üstlerinden düşen pikeye uzandı Sadi, usulca bıraktı kadının omuzlarına. Karısının yüzüne gelen saçları geriye doğru attı. Şimdi uykuya hazırdı işte. İlk kez Songül'ün yüzüne bakarak uykuya dalacaktı bu gece.

Sabah Songül erken uyandı Sadi'nin elini belinde hissetti, kendi eli de Sadi'nin göğsündeydi. İlk gözünü açtığında bulundukları durumu anlayamadı Songül. Sadi'yi itti bir hışımla. "Ahh!" Sadi yere düşmenin etkisiyle bağırmıştı. "Ne yapıyon Songül sabah sabah ya" Sadi belini tutarak yerden kalkmaya çalıştı. "Ne demek ne yapıyorsun, atmışsın kolunu böyle" Songül belini gösteriyordu. "Allahım sen beni kara mambanın gazabından koru. Songül bir bak bakim kim kimin tarafına gelmiş". Songül oturduğu yere baktı, kendi Sadi'nin tarafına kaymıştı ama altta kalmaya hiç niyeti yoktu. "Mahremiyetimi ihlal etmişsin mahremiyetimi" Sadi yerden kalkıp yatağa oturdu, elinin birini havaya kaldırdı "Allah'a çok şükür bugüne kadar kimsenin ne mahremiyetine el uzattık ne dil uzattık" . Songül sinirlenerek pikeyi çekti üzerine "Seninle aynı yatakta yatan bende kabahat. Çık odadan ya üzerimi değiştireceğim" Sadi pikenin ucundan tutarak Songül'ün yüzüne attı "Kapat kapat, hatta al işe götür" diyerek odadan çıktı.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Seni Bulduğum Şehir | SadgülWhere stories live. Discover now