Payaslı

1.8K 83 32
                                    

3 gün sonra

"Songül, bak bu benim sol kolum, bu kolum askılı." Sadi sağ eliyle sol kolunu gösteriyordu. "Bak bu da sağ kolum, görmüyor musun ben bunu hareket ettirebiliyorum." Sadi sağ kolunu havaya kaldırıp indiriyor, sırtına değdirerek Songül'e iyi olduğunu ispatlamaya çalışıyordu . Songül ise Sadi'nin önündeki bilgisayarı ve kağıtları almaya çalışıyordu. "Sadi dinlenmen lazım diyorum, çalışmayı bırak." Songül Sadi'nin boşluğundan istifade edip önündeki bilgisayarı aldı. "Masadan da kalkıyorsun hemen, uzanman lazım." Sadi kucağında bilgisayarla başında duran kadına baktı, ardından elini yüzüne vurdu. "Songül!" Songül adama bakıp konuştu "Ne!" Sadi elini yüzünden çekti "Karıcığım bak ben bu kadar yatmaya alışkın değilim, bari bırak evden çalışayım." Songül bir elini havaya kaldırdı "Olmaz diyorum Sadi, olmaz. Geç koltuğa dinlen" Sadi pes ederek masadan kalktı koltuğa attı kendini "Bir türkü var Songül sen bilmezsin. Diyor ki; mapushane yata yata yanlarım çürüdü." Sadi elini havaya kaldırmış sallıyordu "Hah işte o yerdeyim. Yemin ederim her yerim ağrıdı yatmaktan."

Songül Sadi'nin koltuğa geçmesiyle kucağındaki bilgisayarı masaya geri bıraktı. Sadi'nin önüne geldi, işaret parmağıyla adamı gösterdi. "Ben yemek yapmaya geçiyorum sen burada yatıyorsun, anlaşıldı mı?" Sadi uzandığı koltukta hemen doğruldu "Yardım edeyim, bak nolur sadece ayakta dursam bile bana yeter. Ama artık yatmak istemiyorum Songül." Songül biraz düşünür gibi durdu. "Tamam gel, gözümün önünde durursun en azından." Sadi yavaş hareket ederek koltuktan kalktı, Songül'ün arkasından mutfağa girdi. "Ne yapıyoruz karıcığım?" Songül sabahtan ıslamış olduğu kuru fasulyeyi gösterdi. "Kuru fasulye." Sadi hemen cevap verdi "Yanına pilav, turşu"  Songül ıslattığı fasulyenin suyunu süzüyordu o sırada "Elbette." Sadi pilav yapmak için pirinç kavanozunu aldı eline,  Songül adamın iş yaptığını görünce hemen  engel oldu "Sen oturuyorsun Sadi." Sadi elindeki kavanozu oflayarak Songül'ün eline bıraktı "Hemen iyileşmem lazım, yoksa gelip beni alacaklar." Songül yemeklerle uğraşırken kendi kendine konuşan adama güldü. Sadi masaya oturmuş telefonundan şarkı açmıştı.

Gidince anlıyorum, her şeyini özlüyorum
Tenin benim gibi, kokunu içime istiyorum
Öpünce anlıyorum, ben seninle yaşıyorum
Gün birden beri kaç kere vuruluyorum

Songül duyduğu şarkıyla gülümseyerek yemeği yapmaya devam etti "Bak ne güzel bana böyle yardımcı olabilirsin işte." Sadi elini masaya dayamış gülümseyerek karısını izliyordu. Songül Sadi'den ses gelmeyince adama dönüp baktı, bakışlarını görünce gülerek konuştu "Noldu, niye öyle bakıyorsun?" Sadi elini uzattı Songül'e. Songül uzatılan ele karşılık verdi "Teşekkür ederim Songül. Uzun zamandır kimse benimle böyle ilgilenmemişti." Songül başını öne eğdi "Önemli değil Sadi de teşekkürlük bir durumda yok ama." Songül adamın uzun zamandır kimse ilgilenmedi kısmına yeni takılmıştı. Elini çekip saçını kulağının arkasına sıkıştırdı, elini beline yerleştirdi "Uzun zamandır derken,  ne kadar uzun, kim ilgilendi seninle uzun zaman önce?" Sadi Songül'ün  arkaya arkaya sordu sorulardan  yine ufak kıskançlık sezmişti, gülerek konuştu "En son" diyerek bekledi biraz. Songül adamın ne diyeceğini kaşlarını çatmış bekliyordu "Annem ilgilendi Songül, başka kim olacak." Songül adamın cevabıyla tuttuğu nefesini bıraktı "Annen ilgilensin tabii canım, annedir." Sadi Songül'ün arkasındaki ocağı gösterdi eliyle "Pilav yanacak karıcığım." Songül hemen arkasına döndü "Beni lafa tutuyorsun ya" Sadi bir şey diyeceği sırada kapı çaldı. "Sultan gelmiştir kesin, ben bir bakayım." Sadi ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında Sultan şaşırarak baktı "Abi, kalkmışsın ayağa. Nasıl izin aldın yengemden?" Sadi Sultan'ı içeri buyur ederek konuştu "İzin vermiyor ki zaten ben dayatıyorum." Sultan gülerek mutfağa geçti, Sadi'de peşinden geçti. "Kolay gelsin benim bir tanecik yengem" Songül gülümseyerek döndü Sultan'a hoşgeldin dedi.

Seni Bulduğum Şehir | SadgülWhere stories live. Discover now