Bölüm 5 "Koku"

22 4 6
                                    


Sahile inerek biraz dolaştım ve geçip bir banka bıraktım kendimi. Vücudum yorgunluktan bitap haldeydi. Kaç zamandır doğru düzgün uyku uyuyamamıştım. Aslında bu, beş yıldır süren bir durumdu. Ancak son zamanlarda beni bir hayli zorlamaya başlamıştı. Mışıl mışıl uyuduğum zamanları hatırlamaya çalıştım. Ne çok zaman geçmişti üzerinden.

Omzuma dokunan bir el beni dalgınlığımdan çekip çıkarmıştı. Kafamı kaldırıp tepemde dikilen bu kişiye baktım.

“Neden buradasın Fatma?”

Fatma yanıma çöktü. “Asıl sana sormak lazım. Hiç uyumadın yine, değil mi?”

“Onu da nereden çıkardın?” diyecek oldum.

“Zühre, tüm gece yine evi dip köşe temizlemişsin.”

“Sana temiz görünmüştür.” Diyerek omuz silktim.

“Zühre! Temizlik kokusu da dışardan mı geldi peki?”

“İhtimal dahilinde tabii.”

“Zühre!”

“Kulağımın dibinde bağırmasan mı? Hem sen niye buradasın?”

“Seni bulmak için geldim.”

“Aman Fatma, başka işin mi yok? Buradayım işte.”

“Dün geceyi anlatmaktan bu şekilde kaçamazsın.”

Fatma’dan kurtuluş olamayacağını anladığımda bıkkınlıkla bir nefes verdim. Sesimi son derece tekdüze tutmaya özen göstererek ona dün olanları anlattım. Ben anlattıkça heyecanlandı. Ağzı kulaklarına varmıştı. Bana sarılırken, “Çok doğru bir karar verdin Zühre’m. Öyle mutlu oldum ki.” Dedi.

“Görebiliyorum. Yalnız biraz daha sıkı sarılırsan kemiklerim kırılacak,” diyerek ona takıldım. Gülerek benden uzaklaştı. “Deli kız, hep mutlu ol.”

“Bakarız.”

“Zühre sen benim terliklerimi özledin sanırım. Hiç üşenmem şimdi. Kalkar seni sahil boyunca kovalarım he.”

Ayağa kalktım. “Yapma ya! Sanki yakalayabilirmişsin gibi!”

“Hey laflarına dikkat et! Aramızda sadece birkaç yaş var.”

“Birkaç ne? Birkaç yüz mü yoksa birkaç bin mi?”

Fatma ayağa kalkıp peşime düştüğünde ben de çabucak fırladım ve koşmaya başladım. Kahkahalarla caddeye girerken yanlarından geçtiğimiz somurtkan suratlar bize merakla bakarken eğlencemize tebessümleriyle eşlik ediyorlardı. Sokağa giriş yapıp eve ilk varan ben olmuştum. Çabucak odama çıkıp kapıyı kapatırken Fatma da hemen yetişmişti bana.

“Zühre aç kapıyı.”

“Açayım da terlik yiyeyim değil mi? Yok ya!”

“Bir şey yapmayacağım. Allah iyiliğini versin. Nefes nefese kaldım senin yüzünden.”

“Sabah sporu işte!”

Fatma gülerek kapının önünden çekildi. Kıyafetlerimi temizleriyle değiştirip aşağıya indiğimde Fatma’yı kafasında havlu sarılı bir şekilde mutfakta buldum. Hala yanakları koşmaktan dolayı kızarıktı. Benim sabahtan düzgün kurutmadığım saçlarıma bakarken, “Hasta olursan çok kızacağım,” dedi.

“Sende kızmaya bahane arıyorsun he! Çay hazır olmadı mı?” kurulmuş sofraya oturarak peynir batırdığım çatalımı ağzıma soktum.

“Birazdan hazır olur.”

Fatma ayağa kalkıp çaya bakarken zil çalmıştı. Fatma kapıya bakmak üzere mutfaktan çıkarken bende bardağıma çay koymak üzere ayaklanmıştım. Özgür içeri girdiğinde mutfağa yoğun bir parfüm ile karışık sigara kokusu dolmuştu. Özgür bana bir adım atarken, “Özgür sen sigara mı kullanıyorsun?” diye sorarak bir adım geriledim.

“Bazen.”

Fatma da mutfağa girmişti şimdi. “Bazen mi? Bazen olamayacak kadar yoğun bir sigara kokusu var üzerinde. Ne yaptın bir paketi komple mi içtin?”

“O kadar da değil.” Diyerek itiraza başlayan Özgür, benim ondan uzakta duruyor olmama biraz bozulmuş gibiydi. Bana doğru bir adım attı.

“Zühre’yi rahatsız eder. Nefesini keser bu koku.” Dedi Fatma. Fatma’nın sözleriyle geriledi. “Bilmiyordum Zühre, özür dilerim.”

“Nereden bilecektin ki? Ama bence zaten sigara kullanmamalısın. Ciğerlerine yazık.”

Çayımı alıp masaya geçtim. Fatma’nın daveti üzerine -evet Fatma’nın. Çünkü ben obur gibi yemeye başlamıştım niyeyse- Özgür de sofraya oturdu. Karşıma, bana en uzak olan noktaya oturdu. Fatma mutfağın camını açarak içeriyi havalandırdı. Ben kahvaltımı etmeye devam ettim. Yine her zamanki gibi diğerlerinin sohbetine dahil olmadım. Bana soru sormasınlar ve cevap vermek zorunda kalmayayım diye lokmalarımı uzun uzun çiğnedim.

Sonunda kahvaltı bittiğinde Fatma otele gitmek üzere önden çıkarken ben masayı toparladım. Özgür benden mümkün olduğunca uzakta durmaya özen gösteriyordu. Baş başa kaldığımızda, “Cidden çok üzgünüm Zühre. Çok sık olmasa da bazen sigara içiyorum. Gelirken de bir tane içtim öylesine. Seni rahatsız edeceği hiç aklıma gelmedi.” Diyerek kendini açıklamaya çalıştı.

“Önemli değil Özgür. Bu kadar takılma buna. Bugün çekimin yok mu?”

“Var.”

“E geç kalma öyleyse.”

“Kovuluyor muyum?” diyerek takıldı. Ellerimi kurularken, “Kovulmuyorsun ama işimiz gücümüz var, değil mi?” diye sitem ettim.

“Haklısın. Ben gideyim.”

Mutfaktan çıktık. Özgür önümde ilerlerken her an arkasını dönecek gibi duraksıyordu. Kapının önüne geldiğimizde, “Sanırım bu seferlik sarılamayacağız,” diye mırıldandı.

“Sonra görüşürüz.”

“Görüşürüz.”

Özgür uzaklaşırken bir süre arkasından baktım. Sonra kapıyı kapatarak bahçeye çıktım. Dün konuşup ilgilendiğim çiçeklerimin büyüdüğünü görünce gülümsedim. Yanlarına gidip dizlerimin üzerine çöktüm. Burnumu taçyapraklarında gezdirerek mis gibi kokularını burnuma çektim. O gün de etrafta bu mis koku vardı. “Benim hikayem tatsız bitti ama sizin şahit olacağınız hikayeler hiç bitmesin. Hep mutlu sürsün.”

Yarın için yeniden hazırlık yapmam gerekecekti. Kolları sıvamalıydım yeniden ve yeniden. Ama önce biraz uyumak istiyordum. Çiçeklerimi sevgimle okşadıktan sonra odama çıktım ve biraz uyumak için gözlerimi kapadım.

📍 Bir bölümün daha sonuna geldik. Sonraki bölümde görüşmek üzere.

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Where stories live. Discover now