Bölüm 32 "Savaş Ve Barış"

6 2 0
                                    


“Koray bugün bana bir olaydan bahsetti,” diyerek konuşmaya başladım. “2003 yılında babanı kaybettiğin o olayla ilgili belgeler göstererek…” Fatma’nın ailesini hangi aşamada olaya katmalıydım kestiremiyordum. “bana bir şeyler anlattı işte.” Sıkıntıyla yüzümü ovuşturdum. “Yani duyduklarıma başta inanmadım elbette ama gösterdiği belgelerle şüpheye düştüm. Beni her şeyi açıklamakla tehdit etti. Eğer olayı anlatırsa ikinizin ayrılacağını, hatta…” bunu söyleyemeyecektim.

“Hatta Fatma’dan intikam almak isteyeceğimi mi iddia etti?” diyerek benim söyleyemediğimi söyleyen Yavuz’a çevirdim bakışlarımı. “Ben zaten babama bunu yapan kişiyi tanıyorum. Çok önceden öğrenmiştim her şeyi. Ama onun iddia ettiği gibi bir durum yoktu ortada. Ne Fatma ne de ailesiyle bir ilgisi vardı olayın. Onların uzak bir akrabasıydı o kişi. Hem yakın akrabası olsa bile Fatma’nın olayla yine hiçbir bağı olamazdı ki. Hiçbir şeyden haberi yoktu.”

“Peki sen hiç öfkelenmedin mi? İntikam-”

“İntikam mı? Katil cezasını çekti. Durup da masumlara saldıramam ki. O zaman benim katilden ne farkım kalır?”

Rahatlamaya çalıştım ancak başarılı olamadım. Ona inanmak, Koray’a inanmaktan daha zor geliyordu şimdi. Hayatım sinsi planlarla kuşatılmışken ona güvenebilir miydim ki? Gözlerimi yüzünde gezdirerek yalan söylediğini belli edecek en mikro ifadeyi yakalamaya çalışırken buldum kendimi. “Zühre, endişeni anlıyorum. Ama ben Fatma’nın hayatına herhangi bir intikam almak arzusuyla girmedim. Ben ona hep aşıktım. Hala aşığım. Babamın vefatı elbette bizim için çok zordu. Ama atlattık ve dediğim gibi suçlu cezasını çekti. Fatma’yla karşılaştığımda ve onunla görüşmeye başladığımda bu olay bir an bile aklıma gelmedi. Yemin ederim ki tek bir salise bile gelmedi aklıma.” Kısa bir an için sessiz kaldı. “Babam da Fatma’yı çok severdi ve bir gün onunla mutlu olacağıma o kadar emindi ki.” Gözleri dolu doluydu ama gülümsemeye çalışıyordu. İç geçirdi. “Koray nereden saldıracağını şaşırmış sanırım. Kim bilir bu bilgilerle seni nasıl tehdit etti.
Ama onun hiçbir isteğini gerçekleştirmek zorunda değilsin. Çünkü ben her şeyi zaten biliyorum.”

Kafamı belli belirsiz salladım. “Fatma biliyor mu?”

Cevap vermedi. Sırtımı dikleştirip kollarımı göğsümde kavuşturdum.

“Koray’ın tehditlerine boyun eğmedim. Çünkü Fatma’dan hiçbir şey saklayamazdım. Yani ben her şeyi ona zaten anlatacaktım. İlk olarak seninle konuşma sebebim ise olur da aklında onu üzmek gibi bir plan varsa… karşılığını fazlasıyla alacağını sana hatırlatmaktı.”

“Sen iyi bir dostsun Zühre.”

“Düşmanlığım da en az dostluğum kadar iyidir. Ama düşmanlık alanındaki hünerlerimi görmeyi hiç istemezsin.”
Dudaklarına buruk bir tebessüm yerleşti. “Fatma üzülecek.”

“Belki. Ama ben yanında olacağım. Her şeyi bilmeye hakkı var.”

Yavuz arkasındaki yastığı düzeltti. “Bazı şeyleri bilmek hayatımıza hiçbir değer katmaz. Bu olay da öyle. Tabii sana engel olamam. Ona anlatmakta özgürsün. Ama… ne bileyim? Şimdi boş yere canı sıkılacak.”

Oturduğum yerden kalkarken televizyon sesini biraz düşürdüm. Kumandayı koltuğun üzerine bırakıp doğruldum. “Zühre, bari ben buradayken anlat her şeyi. Onun yanında olmak istiyorum.”

Koridorda yankılanan ayak sesleri salon kapısında duraksadığında kafamızı kapıya doğru çevirmiştik. “Zühre? Demek geldin!” diyerek sitemle konuşan Fatma bana sarılmak için yaklaştı. Kollarımı ona doladığımda bir süre öyle kalmak istemiştim. Bu uzun sarılışıma alışkın olan Fatma kafamı okşadı. “Kızmayayım diye mi böyle yapıyorsun yoksa? Hı?”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Where stories live. Discover now