Bölüm 21 "Geçmişin Karanlık Kutusu"

11 2 36
                                    


“İşte benim kocam! Yağız!” diyerek kapının önünde duran adama doğru ilerleyen Bahar kocasının elinden tutup bana doğru yaklaştırdı. “Düğünümüzü güzelleştiren o maharetli ellerin sahibi Zühre.” Diyerek kocasına beni takdim etti.

“Hoş geldiniz Zühre Hanım. Eşim sizden çok bahsetmişti. Tanışmak bugüne kısmetmiş. Memnun oldum.” Elini bana doğru uzattı. Ben donmuş halimle öylece kalakalmıştım. Bir bana doğru uzatılan ele bir de elin sahibine baktım. Bende bir tuhaflık olduğunu anlamış olacaklar ki birbirleriyle bakıştılar. “Zühre sen iyi misin?” diye sordu Bahar.

“Sen… sen Eren ailesinden değil misin?” diye güç bela sormayı başardım.

“Evet. Yani evlenmeden önce öyleydim.”

“Bahar Eren olduğunu söylemiştin.”

“Ben söylememişimdir o zaman. Çünkü ben söyleseydim Bahar Eren Berker derdim.”

Ne çeşit bir oyunun içinde olduğumu idrak edemiyor, öte yandan Bahar’ın kocası vasfıyla karşımda dikilen bu adama sorgulayan bakışlarla bakmaktan kendimi alamıyordum. Ellerimle yüzümü ovuşturup bir daha baktım onlara. Meraklı bakışlarla bana bakıyorlardı. Hemen buradan kaçmam lazımdı. Daha fazla rezil olmadan. Ama Bahar başkasıyla evliyse o da başkasıyla mı evliydi? O gün parmağında alyans gördüğüme emindim.

“Gitmem lazım.” Dedim ve yanlarından geçip koridora çıktım. Kapıya doğru ilerlerken az önce gördüğüm çalışanın parmağıyla beni işaret ettiğini görünce duraksadım. Bakışlarımı onun hemen yanında kafası karışmış bir halde duran kişiye çevirdim. Yılmaz beni gördüğünde yutkundu. Bedenim buz kesmişti şimdi. Cesaretimi toplayıp gözünün ta içine bakarken nefes almayı unutmuştum. Gözlerim delicesine yüzünde dolaşırken her zerresini özlediğim bu adama artık eskisinden de uzak olduğumu biliyordum.

“Zühre…” kelimeleri döküldü dudaklarından. Dilimle kuruyan dudaklarımı ıslatırken bir şey söylemek için ağzımı açtım. Ancak konuşacak gücü kendimde bulamayarak sustum. Belki de buraya gelmem bir hataydı. Bilmiyorum. Kafam öyle çok şeyle meşguldü ki şu anda buradan koşarak kaçıp uzaklaşabilirdim. Belki de sonuç ne olursa olsun yapmam gereken tam anlamıyla buydu. Bahar başkasıyla evli olabilirdi ama o da… büyük bir rezilliğin ortasına kendimi ışınlamıştım ve kaçmak istesem de yerimden bir milim hareket edemiyordum. Onun gözleri yüzümde gezinirken ona bakmamaya çalışıyordum.

“Zühre… Sen… buradasın… buradasın değil mi?” elini havaya kaldırdı ve bana uzanmak için birkaç adım attı. O an ne yapacağımı bilememiştim. Elini benden uzakta tutarak hareket ettirip kafasını iki yana salladı. “Ah! Yine bir hayal.” Yanındaki çalışana hüzünlü bakışlarla baktı. Arkasını dönüp gitmek için bir adım attı.

“Yılmaz…” O kadar uzun zamandır sesli bir şekilde adını söylememiştim ki. Adını söylemek kalbimdeki kilitli bir kutunun kapağını aralamıştı. Yıllarca ona dair her şeyimi sakladığım ahşap kutum açılmış, ağzım tozla dolmuş gibiydi. Yılmaz ilk önce hareketsiz kaldı. Yüzünü yeniden bana döndüğünde ikimizin de gözleri dolmuştu. Bana doğru uzanan kollarından uzaklaşmak için bir adım gerilemem öyle zor olmuştu ki. Yılmaz yaşlı gözlerle bana bakarken bakışlarında kırılmış bir yüreğin izlerini taşıyordu.

“Zühre, sen gerçekten de burada mısın? Bana mı geldin?” Cevap vermedim. Daha doğrusu o anın bozulmasından öyle korkuyordum ki konuşursam dağılıp gidecek gibi hissediyordum. Bahar ve kocası da koridora çıkmıştı şimdi.
“Burada ne oluyor?” diye sordu Bahar. “Hem az önce niye gittin Zühre?”

Yılmaz’ın yüzüne bir tebessüm yayıldı. Gerçek olduğumu bu sefer kesinlikle anlamıştı. “Onu buraya siz mi çağırdınız?” diye sordu gözlerini üzerimden çekmeden. Bahar kafasını iki yana salladı. “Gelmesi beni çok memnun etti ama sanırım ben Yağız’ı çağırmaya gittiğimde tatsız bir haber aldı. Bu yüzden çabucak ayrıldı yanımızdan.” Koluma dokundu. “Kötü bir şey mi oldu Zühre? Yardım edebileceğimiz bir şeyse lütfen çekinmeden söyle.”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें