Bölüm 19 "İhtimaller"

15 3 16
                                    


“Ne olmuş bugün? Evin önüne polisler gelmiş birini alıp götürmüş falan.” Diyen Fatma koltuğa iyice kuruldu.

“Sence ne olmuş olabilir? Bir tahmin yürüt.” Koray’ın attığı mesajları ona gösterdim. Fatma kaşlarını çatarak ekrana baktı. “Yüzsüzlük ve arsızlık deyince de Koray Arıkan bir markadır. Bu ne rezillik ya! Nezarete atıldığında da uslanmıyor ki. Gerçi hemen çıkarıyorlar onu. O da ayrı mesele ya neyse…”

“Bir daha böyle şeyler yapamayacak. Uzaklaştırma kararı aldım.”
“Ona işleyecek mi?”

Omuz silktim. “Ben yapabileceğim her şeyi yaptım usulüne göre.”

“Geriye kanunsuz seçenekler kaldı o zaman.”

Fatma’ya baktım. “Aklından geçeni sil hemen.”  Diye uyardım onu.

“Ne? Kendimizi korumak suç mu? Evde bir kalın sopa bulunmalı en azından.”

“Seninle tartışmayacağım şu an.” Derin bir nefes vererek tekli koltuğa yan oturup bacaklarımı kenarından sarkıtarak kafamı yastığa yasladım. Elimdeki telefonu bırakmadan önce Özgür’den gelen mesajı açtım.
“Günün nasıl geçti?” diye sormuştu.

Cevap yazmak için ekrana dokundum. “İyiydi. Sanırım bir çiçekçiyle ortak olmak üzereyim. Ama kesin değil tabii. Her şey olabilir.” Yazıp gönderdim. Sohbetten çıkarken onun çevrimiçi olduğunu görünce duraksadım. Birkaç saniye sonra yazıyor olduğu isminin altında belirdi. Bekledim.

“Çiçekçi mi? Bu harika bir haber! Senin adına çok sevindim.”

“Biliyorum. şu an sırıtıyorsun…” yazdım ve ona bunu gönderirken ben de sırıtmadan edemedim.

“Olamaz bu nasıl olabilir? İzlendiğimi hissediyorum şu anda.”

“Bazı yeteneklerim var benim de. Kendi çapımda….”

“Zühre kiminle mesajlaşıyorsun da gülüyorsun öyle?” diye sordu Fatma. Kafamı telefondan kaldırıp ona baktım. “Özgür ile.” Dedim ve yeni gelen mesajı okumak için yeniden önüme döndüm.

“O zaman şu anda nerede olduğumu da biliyorsun.” Yazmıştı. Bacaklarımı koltuğun kenarından çekip yere indirdim ve koltuktan kalktım. Dış kapıya doğru ilerlerken, “Karşımda!” yazdım ve kapı kolunu indirip açtım. Özgür telefonuna bakarken açılan kapıya doğru hayretle kafasını kaldırdı. “Vay canına işte bu gerçek sihir!”

Kapıyı biraz daha açıp içeri girmesi için kenara çekilirken, “Sana söylemiştim. Gizli yeteneklerim var.” Dedim. Kapının önünde durmaya devam etti. “Aslında biraz hava alabilir miyiz diye soracaktım. Belki sahilde dolaşırdık ya da ne bileyim bir yerde otururduk.”

“Bu saatte?”

“Saatin neyi varmış? Sanki daha geç saatlerde dışarı çıkıp sabaha karşı eve gelmemişsin gibi!” diye bir ses işittik. Fatma salonun kapısının önünde durmuş bize bakıyordu. Yanımıza yaklaştı. “Özgür, nasılsın?”

“İyiyim Fatma. Sen nasılsın?”
“İyi bende.” Kolunu omzuma attı. “Zühre’yi alabilirsin. İzin veriyorum.”
“Ha ha ha ne komik ama!” diye karşılık verdim. “Ben üzerime bir ceket alıp geliyorum.” Fatma kolunu omzumdan çekerken odama çıkıp ince bir ceket aldım ve onların yanına döndüm. 

Özgür ile yola çıktığımda sahile yürümeye karar vermiştik. “Ee bugünkü çekimin nasıl geçti?” diye sordum caddede ilerlemeye başladığımızda. “Biraz yorucuydu. Senin çiçekçi işinin aslı ne?”

Ona bugünümü anlatırken beni büyük bir dikkatle dinledi. Sahile gelip de boş olan bir banka oturduğumuzda benim anlatma işim henüz bitmişti. Bahar ile olan kısımları dinlerken kaşları çatılmıştı. “Sence o kadın neden sana bu kadar yardım etmeye çalışıyor? Tuhaf değil mi?”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin