Bölüm 28 "Arıkanlar"

13 3 8
                                    


Koray’ın anne ve babasını evimin önünde bulduğumuzda Yılmaz ile kısa bir şok anı yaşamıştık. Arabadan inmek için davrandığımda Yılmaz kolumdan tutarak beni durdurdu. “Onları bekliyor muydun?” diye sordu. Hemen ardından sorusunun saçmalığını ben söylemeden fark etmiş olacak ki kafasını iki yana sallayarak, “Elbette beklemiyordun. Benimki de soru!” dedi.

Ön camdan dışarıya doğru bakarken, “Daha erken gelmelerini bekliyordum açıkçası,” diye konuştum. Yılmaz anlamaz gözlerle bana baktı. Ona doğru kafamı çevirdim. “Oğullarını birazcık nezarethaneye attırmış ve uzaklaştırma kararı almış olabilirim. Birazcık.” Baş parmağım ve işaret parmağımı birbirine yaklaştırdım.

“Sen ciddi misin Zühre? Tüm bunlar ne zaman oldu?”

“Seninle karşılaşıp konuşmadan önceydi sanırım. Koray tatil dönüşü evime geldi ve olay çıkardı.”

“Ne?”
Sinirlendiğini görebiliyordum ve bu sebeple elimden geldiğince sakin kalmaya çalışarak önemsiz bir meseleden bahseder gibi umursamadan devam ettim. “Biraz tartıştık ve evden gitmesini istedik. Gitmediği için de polisi aradık ve sonra şikayetçi olduk. Olay bundan ibaret. Büyük ihtimalle şimdi bunun hesabını bana sormak için geldiler. Ama biraz geç mi kaldılar ne? Daha erken bekliyordum açıkçası.” Yılmaz’ın her geçen an sinirinin arttığını görebiliyordum. Dışarıdakilere doğru öfkeli bakışlarla bakmaya başlamıştı ve eli her an kapı koluna gidecek gibiydi. Elimi yanağına götürerek yüzünü kendime doğru çevirdim. Bakışlarındaki sertlik bir an bomboş hale gelirken hemen sonrasında her zamanki sıcacık bakışlarına bıraktı yerini.

“Yılmaz gelip geçti hepsi. Şimdi de gelip geçecek. Canımızı sıkmaya değmez. Birkaç laf edip giderler. Fazlası olmaz zaten. O yüzden sen şimdi git ben her şeyi hallederim.”

Yüzünü elimden çekerken, “Olmaz Zühre. Seni onlarla karşı karşıya bırakıp gidemem.” Diye diretti.

“Bana hiçbir şey yapamazlar. Merak etme. Seni görürlerse olay daha da büyür ve ben çok üzülürüm.” Kafamı hafifçe yana eğdim. “Sorun çıkmayacak için rahat olsun. Daha önce de pek çok kere yaşadım bunu. Yani onların nutuklarına ve üstten üstten konuşmalarına karşı bağışıklık kazandım. Beni etkilemiyorlar. Hele de kendi ayaklarım üzerinde durduğum, kendi istediğim gibi yaşadığım şu zamanda üfleseler bir saç telim oynamaz benim.”
Yılmaz’ın siniri iyiden iyiye geçmeye başladığında gitmeyi de kabul etmişti.

“Sadece…” demişti gitmeden önce. “Sadece canını çok sıkarlarsa bana haber vermeni istiyorum.”

Kafamı sallayarak ona gülümseyip arabadan indim ve onun geri viteste arabayı sokaktan çıkarışını el sallayarak izledim. Derin bir nefes alıp yüzüme gülümsememi yerleştirirken hala evin önünde bekleyen çifte doğru kendimden emin adımlarla ilerledim. “Arıkan ailesi evimin önünde kamp mı yapmayı planlıyor acaba? Merak ettim.” Diyerek onlara doğru yaklaştım. Aysun teyze ve Nazmi amca bana doğru döndüklerinde yüzlerindeki ilk ifade şaşkınlık olmuştu.

“Hayrola? Neden buradasınız?” Aysun teyze ağzını açacağı sırada elimi havaya kaldırarak, “Durun tahmin edeyim, oğlunuzun tutuklanmasına neden oldum diye mi? E ama biz o olayı atlattık. Geçti gitti ya. Siz geç kaldınız gelip hesap sormak için.” Diye konuştum. Keyfim her saniye daha da yerine geliyordu.

“Beni çok şaşırttın Zühre. Bu kadarını yapacağını hiç düşünmemiştim.” Dedi Aysun teyze.

“Neden? Oğlunuz evime gelip eşyalarımı kırdığında ve gitmesini istememize rağmen üzerimize saldıracak hale geldiğinde başka ne yapmamı bekliyordunuz?”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Where stories live. Discover now