Bölüm 37 "Kurulmaya Çalışılan Bağlar"

6 1 22
                                    


Fatma yatağın üzerine serdiği elbisesinin birçok açıdan fotoğrafını çekerken kapıda durup onu seyretmeye başladım. beni fark etmesi fazla uzun sürmedi. “Konuşma erken bitti sanırım,” diye yorumda bulunurken elbisesinin kolunu düzeltip yeniden fotoğrafını çekti. Odanın içine doğru ilerledim ve makyaj masasının önünde durdum. “Uzun bir mevzu değildi zaten.”

Gözünü kaldırıp bana baktı. Ardından yeniden telefonuna doğru döndü. “Onun sevgilisi olduğunu zannettin demek. Dilara he?”

Omuz silktim. “Olsaydı daha iyi olabilirdi.” Konuşmak için ağzını açtığı anda vazgeçerek yatağın diğer tarafına doğru geçti. “Yılmaz’ın olay çıkarmamasına şaşırdım,” dedi bir süre sonra. “En son Özgür konusu açıldığında bir hayli gerilmiştiniz.”

“Yılmaz kavgacı biri değil ki. Hem ona açıklamayı yaptık zaten. Yanlış anlayacağı veya kıskanacağı bir durum yok ortada.”

Fatma bana bakmakla yetindi.

“Hem çok yorgun da gözüküyordu. Eve gidip dinlenmek yerine bizim eve kadar gelmesi bir hata olurdu,” diye açıklama yapmayı sürdürdüm.

Fatma’nın dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. “Sen öyle diyorsan.”

“Sen niye elbisenin her açıdan fotoğrafını çekiyorsun akşam akşam?” Konuyu değiştirmeme itiraz etmedi. “Bahar merak etmişti. Ona atıyorum.” Elbiseye doğru eğilerek birkaç kare daha aldı.

“Ne kadar da iyi anlaştınız siz öyle?” Kollarımı göğsümde kavuşturdum. “En iyi arkadaşın olmaya başladı sanki…”
“Hiç kimse senin yerini dolduramaz.” Fotoğrafları seçmek için doğruldu. “Yılmaz ile bir yola girdiysen ailesiyle aramı iyi tutmam gerekiyor gibi hissettim. Sonuçta evlilikler sadece iki kişi arasında olmuyor. Aileler de evleniyor.”

Evlilik mi? Yaşadığım o korkunç olaydan sonra mı? her şeyi geride bırakarak yeniden denemeye başlamak ayrıydı evliliğe adım atmak ayrı. Elbette Yılmaz’ı seviyordum ama… sonuçta o da böyle bir konu açmamıştı hiç. Peki neden hiç açmamıştı? Beni sıkboğaz etmemek için olabilirdi. Evet. Hem evliliği doğrudan olmasa da dolaylı olarak söylememiş miydi? Sürpriz olarak beni götürdüğü evi hatırladım. İkimiz için hazırlamıştı o evi. Her bir köşesini özenle hazırlamıştı. Hala beklemesinin nedeni de benden bir adım bekliyor olması olabilirdi. İlk seferinde yeterince ısrarcı olan oydu. Hüsranla bitmiş olsa da… şimdi yeniden ısrarcı olanın kendisi olmasını istemiyor olabilirdi. Korkabilirdi. Reddetmemden, ona güvenmememden. Haklıydı da.

Sessizliğim uzadıkça uzarken Fatma, “Evlenmeyi düşünmüyor musunuz yoksa?” diye sordu. Düşüncelerimden sıyrılmak ister gibi kafamı iki yana sallarken, “Şu anda öyle bir gündemimiz yok,” cevabını verdim.
“Neyse ben yatmaya gidiyorum. Yarın çok iş var. İyi geceler.” Fatma’nın odasından çıkıp kendi odama geçtim. Üzerimi değiştirip yatağımın içine girdim.

Telefonumu elime alıp Yılmaz’dan gelen mesajları açtım.

“Eve gittiniz mi?”

“Sizi ben bırakmalıydım.”

“Bir kerecik beni dinlesen.”

“Zühre.”

Beşer dakika arayla atılan mesajların en sonuna kadar parmağımı kaydırdım ve cevap yazmak için klavyeye dokundum. “Evdeyiz. Uyumak üzereyim.” Yazıp gönderdim. Sohbetten daha çıkamadan çevrimiçi olduğunu görüp duraksadım. Yazıyor olduğunu görünce beklemeye başladım. “Bir daha bu tekrarlanmasın, olur mu?” Mesajı okurken yeni bir mesaj sohbetin altında belirdi. “Lütfen.”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin