Bölüm 7 "Bir Adım"

29 5 17
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

“Şurada!” diye haykırdım. Özgür köstebeği kaçırmıştı. Skoru ekranda yandığında, “Seni geçeceğim,” diye gülerek bir jeton ekledim makineye.

Özgür kenara çekilirken, “Görelim bakalım,” dedi. Elime aldığım sopayla birazdan başlarını çıkaracak olan köstebekleri kaçırmamak için hazırlandım. Oyun başladığında bir yandan köstebeklere vurmaya çalışırken diğer yandan Özgür’e ders vermeye çalışıyordum. Özgür bana kaçırdığım bir köstebeği gösterirken, “Zühre sen bir köstebek avcısısın!” diyerek kahkaha attı. Oyun sona erdiğinde ve skor ekranda belirdiğinde,
“Tüh ya ben kaybetmişim. Gerçi seni yenemeyeceğimi biliyordum da işte…” dedi.

“Senin skorun kaçtı ki?”

“Bunun yakınına gelememişti.”

Ona bakıp gülümsedim. Onun skorunun benim yaptığımdan daha fazla olduğunu biliyordum. Benim minik zafer kutlamamı yarıda bırakmamak için söylemişti bunu.

Özgür hala ekrandaki skora bakarken, “Bunda kaybetmiş olabilirim. Ama bir sonrakinde kesinlikle ben kazanacağım,” diyerek konuştu.

“Düello kabul edildi! Yarışma başlasın!”

Elimi ona uzattım. Bu, ona attığım ilk adımdı. Elimi çabucak kavradı. Bir sonraki oyun makinesine koşar adım ilerledik.

Benim kıyasıya mücadeleme Özgür’ün de kendini kaptırması fazla uzun sürmemişti. Bu her şeyi daha eğlenceli hale getirmişti. İlk başta kazandığı halde kaybeden tarafa geçen adamın yerinde yeller esiyordu. Basket atma yarışmasında süre bittiği an attığım top sayıldığı için itiraz eden mızmız bir çocuk oluvermişti bir anda.

“Özgür süre bitmemişti ki…”

“Bitmişti işte. Hatta ondan dolayı ben durdum sen bir tane daha attın. Berabere olacaktı ama sen hile yaptın.”

“E sen de durmasaydın. Seni ben mi durdurdum sanki? Mızıkçılık yapıyorsun bak!”

“Hiçte bile…”

“Hadi diğer oyuna geçelim de seni orada da bir güzel yeneyim.” Koluna girip onu bir sonraki oyuna doğru sürükledim.

Atari oyununda tuşlara hızlı basarak kazanmaya çalışırken oynattığım dövüşçü bir anda nakavt olmuştu. Özgür bir zafer nidasıyla haykırırken gülerek bana döndü. “Zühre Hanım, bu sefer ben kazandım!”

Omuz silktim. “Şansına!”

“Ne? Gel bir daha oynayalım o zaman.”

“Kabul.”

Yeniden jeton atarak oyunu başlattık ve yine yenildim. Özgür daha bir keyiflenerek bana döndü. Küçük bir çocuk gibi huysuzlanmıştım. Kollarımı göğsümde birleştirdim. “Benim oyuncum güçsüzdü. Sayılmaz sayılmaz…”

Taraf değiştirerek bir kez daha oynadık. Şaşırtmadı. Yine kaybettim. Oyun oynamak için yanımızda bekleyenler de bizi gülerek izlemeye başlamıştı şimdi.

“Zühre, sen oynamıyorsun ki, tuşları dövüyorsun. Rakibine saldırman gerekiyor tuşlara değil.”

Arkamızdan, “Kısa bir turnuva yapalım mı?” diye bir ses duyuldu. Çiftlerden biri öne çıktı. “Üç oyun oynayalım, ikisini alan kazanır.” Dedi kadın.

Özgür ile bakıştık. Başka bir oyunda olsa hiç tereddüt etmezdim ancak bu oyunda oldukça kötüydüm. Ama Özgür çoktan kabul etmişti bile. “Kazananın ödülü ne olacak?” diye sordu adam. “Bu arada adım Görkem. Yanımdaki bu güzel kadın ise eşim Nurgül.”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Where stories live. Discover now