Bölüm 36 "Umut"

5 1 1
                                    


ÖZGÜR

Akşam yemeğinin üzerinden neredeyse iki saat geçmişti ancak bana yalnızca iki saniye geçmiş gibi gelmişti. Annemin ısrarları sonucu Zühre ve Fatma biraz daha oturmak durumunda kalmıştı. Elbette bu durumdan fevkalade mutluydum. Zühre ile aynı ortamda bulunmak, yüzüne doya doya bakabilmek ne büyük nimetti benim için. Her seferinde benimle göz göze gelmekten kaçınmaya çalışsa da birkaç kez gözlerini gözlerime hapsedebilmiştim. Kısacık bir an da olsa.

Yemekte biraz daha iyi gözüküyordu. Sanki kısa bir anlığına her şeyi geride bırakabilmişti. Ancak şimdi her fırsatta göz attığı telefonuna her baktığında gerginliği biraz daha artıyor gibiydi. Annemin söylediklerini kaçırmamaya ve yanıtsız bırakmamaya çalışırken kafasını toplamakta zorlandığını fark edebiliyordum. Annem Fatma’ya döndüğünde kafasını telefonuna eğerek parmaklarını klavyenin üzerinde hızlıca hareket ettirmeye başlamıştı. yazıp yazıp siliyordu. Karşısındaki koltukta oturmama rağmen mesajı gönderip göndermemekte kararsız kaldığını görebiliyordum. Sonunda başparmağını kaldırıp ekrana dokunduğunda yüzüne doğru düşen bir tutam saçını kulağının arkasına doğru geçirdi. Bildirim ışığı yandığında yüzünü yeniden telefonuna gömdü. Bu kez cevabı yazmakta tereddüt etmedi.

“Neye bakıyorsun o kadar dikkatli?” diye kulağımın dibinde fısıldayan Bahtiyar eliyle bacağımı dürttü. Kaşıyla karşımızda oturan Zühre’yi işaret etti. “Çok belli ediyorsun abi!” Bacağımla bacağına vurdum. “Kendi işine bak!” derken sesimin fazla çıkmaması için çaba harcamıştım. Bahtiyar kıkırdarken yanımdan biraz uzaklaşıp koltuğun diğer köşesine doğru çekildi. Zühre telefonunun ekranını kapatmış diğerlerinin konuşmalarını dinlemeye başlamıştı. annemle Fatma’nın sohbet konuları neredeyse bitmiş sayılırdı.

Zühre yaşanan kısa bir sessizliği değerlendirerek, “Size doyum olmaz ama artık kalkalım. Yarın iş güç var malum.” Dedi. Fatma onu başıyla onayladı ve bir anda ayaklandılar. “Bir gün de bize bekleriz Nermin teyze. Yemeklerin hepsi çok güzeldi. Ellerine emeğine sağlık.” Annem de ayaklanırken, “Geliriz tabii.” Dedi.

“Sizi ben bırakayım.”

“Biz gideriz Özgür. Sen de yarın işe gideceksin.” Dedi Fatma. Zühre salondan çoktan çıkmıştı. Anneme döndüm. “Geç oldu biraz.”

Annem beni onaylayarak, “Özgür bıraksın sizi iki dakikada. Bir şeycik olmaz.” Dedi. koridora çıkıp dış kapıya doğru yol aldık. Fatma yeniden itiraz etmek için ağzını açtığı sırada annem son sözü söyleyerek beni onları eve bırakmakla görevlendirdi. Kapının önünde ayakkabılarını giyen Zühre doğrulduğunda ve beni montumu giymeye çalışırken gördüğünde Fatma’ya doğru baktı.

“Kızım, Özgür sizi bırakacak.” Annem Zühre’ye sarılmak için terlikleriyle kapının önüne çıktı. Zühre onun sarılışına karşılık verirken, “Gerek yoktu ki teyze. Biz yavaş yavaş giderdik,” dedi. annemin arkasında duran Bahtiyar, Zühre’ye el salladı. “Sonra görüşürüz abla.” Kafasını dışarı doğru uzatıp Fatma’ya baktı. “Yine gel Fatma abla.”

Vedalaşma seremonisi bitmişti ancak ben dışarda bırakılmıştım. Annemin Zühre’ye sarılışını kıskanmıştım. Bahtiyar’ın Zühre’den kocaman bir tebessüm almasına içerlemiştim. Çünkü şu anda elimi uzatsam dokunabileceğim bu kadına ne sarılabiliyor ne de gülüşünü doğru düzgün yakalayabiliyordum. Yakaladıklarım ise bana ait gülüşler olmuyordu. İşte bu canımı daha çok sıkıyordu. Ne kadar kendimi küçük detaylarla avutmaya çalışırsam çalışayım günün sonunda ellerim bomboş, kalbim ateş çukurunda bir başıma kalıyordum. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Beklemekten başka. Ve ben hiç gelmemesini istediğim yedi şubata freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı hızla yaklaşmakta olduğumu biliyordum.

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Where stories live. Discover now