Bölüm 6 "Sürpriz"

17 4 13
                                    


Keyifli okumalar dilerim💖


Telefonumun çalışına uyanmıştım. Dirseğimden destek alarak beceriksizce doğrulurken gerisingeri yastığa bırakmıştım kendimi. Arama sona ermişti. Uyumaya devam etmeyi düşünüyordum ancak telefon yine çalmaya başladığı için bu sefer uyanmak zorunda kalmıştım.

Başucumdaki telefonu elime alıp kimin aradığına bakmadan açtım.  Sesimin uykulu çıkacağını hesaba katmadığım için karşımdaki ses, “Zühre Hanım, her şey yolunda mı? Siz uyuyor muydunuz?” dediğinde yarı açık olan gözlerimi açmak zorunda kalmıştım.

“Biraz dinleniyordum… ne vardı?” kafamı kaşıdım.

“Çiçekleri hazırlamaya başladınız mı? Yarın için erken bir saatte çiçekleri almalıyız.”

Çiçekler… düğün…. Organizasyon… geç mi kaldım? telefon saatine baktım. Neredeyse gün bitmişti. Bunca saat nasıl uyuyabildiğimi çözemiyordum. Yataktan telaşla kalkarken dengemi bir an için bulamamıştım. “Çiçekler mi? Onlar yarına hazır olacaklar elbette. Endişe etmeyin.”

“Pekâlâ Zühre Hanım, size güvenimiz sonsuz. Biz sadece prosedür gereği arıyoruz. Bir de süreç içinde iletişimimiz aksamasın diye bilgilendirme yapıyoruz.”

“Anlıyorum. Sorun yok. Ben yarın için tüm çiçekleri hazırlamış olacağım.”

Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattım. O kadar saat uyumanın bedelini belki de tüm gece çalışmak zorunda kalarak ödeyecektim. Ne olurdu sanki öncekini ertelemeselerdi? O zaman her şeyi ayarlamıştım. Hem Özgür de yardım etmişti bana. Şimdi iki ayağım bir pabuca girecekti. Aşağıya inip bahçeye çıkmadan önce yüzümü iyice yıkadım. Bahçeye çıktığımda hemen kollarımı sıvadım ve çiçekleri hazırlamaya başladım.

Olabildiğince sakin olmaya çalışıyordum çünkü herhangi bir ayarsız hareketim çiçeği heba edebilirdi. Hassas davranmalıydım. O yüzden ne zaman kontrolden çıktığımı fark etsem duruyor ve derin nefesler alıyordum. Pembe çiçeklerin paketlemesini bitirdiğimde hava iyice kararmaya başlamıştı.

Bahçe ışığını yakmak için kalkacağım sırada ışık yandı ve içeriden Özgür çıkarak bana doğru gelmeye başladı. Dizlerim tutulmuş belim ağrımıştı. Işığın açıldığını görünce işime devam etmek için geri çöktüm. Bu tam anlamıyla çökmekti ya da daha doğrusu yığılmak da olabilirdi. Dizlerim sızlıyordu. Bir bacağımı uzatarak yavaşça açmaya çalıştım.

“Saatlerdir seni arıyorum. Bahçede miydin bunca saattir?” Özgür dizlerini kırıp yanıma çöktü.

“Hoş geldin Özgür. Evet telefon içeride. O yüzden bakamadım. Siparişi hazırlamam gerekiyor yarın sabah için. Neyse ki fazla iş kalmadı.”

Özgür hazırladığım paketlere göz gezdirdi. “Bunları ne kadar zamanda hazırladın? Hem bizim hazırladıklarımız hala koridorda durmuyor mu?”

“Onları yollayamadım maalesef. Organizasyon ertelenmişti. Paketlenen çiçekler de uzun süre yaşayamaz. Bu sebeple yeniden hazırlıyorum.”

“Tüh yazık oldu.” Beyaz çiçeği nazikçe alıp diğerlerinin arasına yerleştirdi.
“Keşke bana haber verseydin. Yardıma gelirdim.”

“Başa gelen çekilir. Benim işim bu. Bu tip aksilikler her işte yaşanabilecek şeyler.” Eve doğru bir bakış attım. “Bu arada Fatma ile geldin, değil mi? O nerede?”

Özgür bir paketi sarıyordu. “Yok, o da seni aramış ama ulaşamamış. Otelde de işleri varmış ve geç gelebilirmiş. Yanına gelip anahtarları almamı ve sana bakmamı istedi. Bende öyle yaptım. Tek geldim yani.”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon