Bölüm 9 "Yürek Yangını"

20 4 26
                                    

Keyifli okumalar dilerim 🌸

Salonun çıkışına yaklaşırken kalbimin çarpıntısıyla duraksayıp elimi kalbime doğru götürdüm. O sırada salona giren bir kalabalıkla birkaç adım gerileyip kenara geçmek zorunda kaldım. Derin nefesler alarak kalbimin sakinleşmesini beklerken bu durumu, hızlı hareket etmeme bağlamıştım.

Bir sandalyenin arkalığına dayanarak bekledim. Salona daha fazla insan gelmeye başlamıştı şimdi. Kafamı kaldırıp gelin ve damadın gelip gelmediğine baktığım an öylece kalakaldım.

Tüm bedenim kaskatı kesilirken nefes alamadım. Ellerim sandalyenin arkalığını daha sıkıca kavrarken sandalyenin tül süslemesi kaymıştı.

Platformda duran ve yanındaki bir başka adamla konuşan kişinin o olduğuna bir süre inanmak istemedim. Ama oydu. Takım elbisesinin ceketini giymemişti. Bembeyaz gömleğiyle orada, birkaç metre önümdeydi. Gülüyordu, konuşuyordu. Çalmaya başlayan müzik ve kalabalığın gürültüsü nedeniyle ne konuştuğunu elbette ki duyamıyordum. Ancak oradaydı işte.

Yutkundum. Boğazıma bir düğüm daha eklendi. Bir süre hareket edemedim. Gözlerim onda kilitlenip kalmıştı sanki. Hem orada olduğuna inanmak istemiyor hem de gözümün önünden kaybolacağından korkarak gözümü bile kırpamıyordum. Önüme geçen bir kadın onu görmeme engel olduğunda çaprazımda duran bir kadının bakışlarını fark ederek toparlanmaya çalıştım.

Herkesin kafası kapıya doğru döndüğünde bende neye baktıklarını görmek için döndüm. Neşeli sesler ve ritmik sayılabilecek adımlarla platforma yaklaşan gelin ve arkadaşlarını görünce boğazımdaki düğüme bir düğüm daha eklenmişti.

Bembeyaz gelinliği içinde oldukça asil olan bu kadına bakarken kıskanmadan edememiştim. Bir taç gibi örülmüş sarı saçlarının arasındaki çiçeklerle yüzündeki makyaj birbirini tamamlıyordu. Küpeleri ve kolyesi inciydi. Onun boynuna sarılıyordu şimdi. O, elini onun beline attığına gözüm istemsiz bir şekilde eline kaymıştı. Alyansı ışıkta parlamıştı bir an. Ya da hayat, ben daha net göreyim diye gözüme sokar gibi parlatmıştı onu bana doğru. Gözlerim dolmuştu.

Oradan kaçıp kurtulmak için döndüm. İnsanları geçmeye çalışırken birkaç damla gözyaşımı zemine damlatmıştım bile. Çıkışa varmaya birkaç adım kala son bir kez bakmak üzere kafamı çevirdiğim bir sırada onun da kafasını benim olduğum yöne doğru çevirdiğini fark ederek hemencecik arkamı döndüm. Bir daha bakmaya cesaret edemeyerek oradan koşar adım çıktım. Yanından geçtiğim davetlilerin bakışlarını üzerime çekmemek için kendimi dizginlemeye çalışarak kendimi dışarı attım. Kapıda Necati ile çarpıştım.

“Zühre Hanım, nerelerdesiniz? Kaç defa aradım sizi.”

Çaktırmadan gözümü silerken, “Ben…” elimi beceriksizce üzerimde gezdirirken cebi olmamasına rağmen eteğimi ve gömleğimi aradığımı fark edememiştim. “Çantam arabada mı?”

Necati bana tuhaf tuhaf bakarken, “Hayır, içerideki odadaydı. Siz iyi misiniz? Kalan iki organizasyona gelecek misiniz?” diye sordu.

Aslında gidecek halim kalmamıştı ancak söz vermiş olduğum için gitmek zorundaydım. “Ben çantamı alıp geleyim. Sonra gideriz.” Necati arabada bekleyeceğini söylerken ben yeniden o eve girmek zorunda kalmıştım.

Eşyalarımızı bıraktığımız odaya doğru hızlı adımlarla yürürken onunla karşılaşmaktan delicesine korkuyordum. Çalışma odasındaki koltuğun üzerine bıraktığım çantamı alıp çıkmak için döndüm. O sırada konsolun üzerindeki bir fotoğraf gözüme ilişti. Onun bir fotoğrafı. Elim ayağım buz kesmişti yeniden.

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Donde viven las historias. Descúbrelo ahora