Bölüm 14 "Tokat"

13 2 8
                                    

Keyifli okumalar dilerim 🌸


Kapı zilinin durmak bilmez sesine uyandım. Kapıdaki her kimse ya kafayı yemişti ya da canına susamıştı. Yataktan bir hışımla çıktım ve kapıdaki kendini bilmeze bir ders vermek üzere alt kata indim. Kapıyı açtığımda zilin çalması kısa süre devam etmiş ve sonra susmuştu. “Neden kapıyı açmanız bu kadar uzun sürdü?”

“Koray?”

“Evet benim. Sürpriz!” sevimli olmaya çalışarak gülümsedi. Gözlerimi devirdim. “Neden buradasın?”

Yanımdan geçip içeri girerken, “Seni görmeye geldim,” dedi ve salona doğru davet beklemeden geçti. Kapıyı kapatacağım sırada ekmek almak için dışarı çıkmış olan Fatma’yı gördüm. Bana yaklaşırken kaşlarını şaşkınlıkla yukarı doğru kaldırmıştı. “Kapılarda mı karşılanıyorum?” Evin önündeki arabayı işaret ederken, “Yine birileri bizim evin önünü işgal etmiş. Onca yer varken neden gelir de buraya park edersin ki? Üstelik bize bile gelmemişken.” Diye konuştu.

“O kadar emin olma Fatma.”

“O ne demek kız?”

İçeri girmesini işaret ettim. Elindeki ekmek poşetini alıp mutfağa giderken onun içeridekine vereceği tepkiyi merak ettiğim için çabucak salona geçtim.

“Burada ne arıyorsun?” diye soruyordu Fatma. Koray oturduğu koltuktan kalkma zahmetine bile girmeden ona doğru bakıp, “Selam Fatma, görüşmeyeli nasılsın?” diye sordu. Gözleri Fatma’dan bana doğru kaydı. “Zühre gezdiğim yerlerden sana gönderdiğim paketleri açtın mı? Arabada senin için bir sürü hediye var.”

“Bana neden hediye getirdin ki? Kabul etmeyeceğimi bile bile.”

“Hadi ama Zühre arkadaşlığımızın hatırına şu inadını bırak da kabul et işte. Fatma sen de bana şöyle tuhaf bakmayı keser misin? Buraya sizi ziyaret etmeye geldim. Buna hakkım var, öyle değil mi?” Bana baktı. Aynı anda Fatma da kafasını bana çevirdi. Onu göndermemi istiyordu elbette.

“Şey… aslında oldukça yanlış bir zamanda geldin Koray.”

“Evet. Saat kaç olmuş ve sen hala pijamalarınlasın. Ne zamandan beri bu kadar çok uyuyorsun?”

Ona laf anlatamayacağımı bildiğimden pes ettim. “Ben en iyisi üzerimi değiştireyim.” Fatma’yı kolundan tutup peşimde sürüklerken, “Fatma bir gelir misin çayı koyalım.” Dedim. Mutfağa girdik. “Onu neden göndermedin Zühre? En son bu konuyu konuşup hallettik diye sanıyordum. Uzaktan kart atmasına bir şey demedim ama yüzünü görünce hala sinirleniyorum.”

“Bir bardak çay içer gider. Kötü olmamıza gerek yok.”

Fatma onaylamayan bakışlarla bana baktı. “İnan ki kavga edecek halde değilim. Lütfen ona ters bir şey söyleyip de zaten kaçmış olan iştahımı hepten kaçırma. O şu an bir misafir ve biz misafirlere dövecek gibi bakmıyoruz. Ne kadar bunu hak etseler de. Hadi çay koyalım.”

Çaydanlığa uzanıp altına su doldurmak için musluğa yaklaştım. Fatma oflayıp puflayarak kahvaltılıkları çıkarmaya başlamıştı. Çayı ocağa koyup altını yaktığımda ona baktım. Peyniri kesmek için bıçak ararken, “Keşke ona hak etmediği halde verdiğin bu şansı hak eden birine verseydin,” diye mırıldandı. Bir şey demedim.

Odama çıkıp üzerimi değiştirdim ve mutfağa geçmiş olan ikilinin arasına katıldım. Fatma Koray’a ters ters bakıyordu. Koray’ın ise umuru değildi. içeri girdiğimde bana bakıp gülümsedi. “Nasılsın Zühre?”

“İyiyim. Sen?” geçip Fatma’nın yanına oturdum.

“Bende iyiyim. Neler yapıyorsun görüşmeyeli?”

BİZİ AYIRAN ŞEYLER 2 "AŞK VE EMEK"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin