4

20.3K 766 118
                                    


Duygular imza gibidir.Aynısını tutturamazsınız.

.

"Gece çok mu yoruldun hayırdır?"Kahvaltı yapmak için oturmuş fakat kahvaltıya dokunmadan elindeki çay bardağını seyre dalmış duran Ali'ye bakarak sordu sorusunu.

Yönelttiği soru karşısında Ali, eğdiği başını kaldırmış usulca kaşlarını çatmış nihayetinde karşısında oturan Özcan'a bakmıştı.Kendisine ne söylendiğini düşündükleri yüzünden geç algılamıştı.

"Ne diyorsun?"dedi anlamamışcasına.

Özcan, yüzünde arsız bir sırıtış ile, "Ne bileyim Sultan'la hani yorulmuş olabilirsin,"dedi imalı imalı.

"Kes Özcan kes, "dedi yorgunca ardına yaslandı.

"O zaman ne bu halin kardeşim? Suratın sirke satıyor, sabaha kadar uyumamış gibi bir halin var dalıp dalıp gidiyorsun."Sıkkınca bir nefes koyverdi.İşi şakaya vursada çok endişeleniyordu. " Belli bir şey olmuş işte bana mı söylemiyorsun?"

Evet, sabaha kadar uyuyamamış, düşünüp durmuştu,
düşünmemeliydi.

"Yok bir şey işine bak sen,"diyerek susturmaya çalıştı.Dostu anlardı onu.

"İyi öyle olsun yakında çıkar kokusu,"diyerek Özcan'da daha fazla eşelemedi.

Soğumuş çayı masaya bırakıp ardına doğru gerindi. "Kalk lan artık doymadın mı daha?"diye sitem etti Özcan'a.

"Ne o lan yediklerim gözüne mi batıyor."Gözlerini Ali'ye diken Özcan çatalına batırdığı peyniri ağzına atıp sırıttı. Ali masanın üzerinde duran tesbihini eline alıp kafasına vurdu, "Şu sikik çenen çok çalışıyor senin,"deyip masadan kalktı.

Akşam olmuş mavi  yerini siyaha bırakmış insanlar o koyu rengin gerdanına sızmış her haltı yiyorlardı.

Curna'dan gelen arkadaşları ile  mahallenin bilinen  bir köşesine arabalarını çekmiş muhabbet  ediyorlardı.Kadırga'nın erkekleri reisin yanındaki tanımadıkları ama tiplerinden tekin olmadıkları anlaşılan adamlara  garip bakışlar atıyorlardı. Kadırga sevmezdi yeni yüzleri ama ağızlarını açıp tek bir lafta edemezlerdi. Reisin yanında duran adamlara ne diyebilirlerdi?

"Sizin mahallenin kızlarıda neymiş be bilader," karşısında sırıtarak konuşan Ercan'a ayağıyla tekme atıp "Kes lan."diye kızdı Ali. Elindeki bira kafa yapmış olmalıydı bunu ona söyleyebilmesi için. 

Onu es geçerek arabasına bir bakış attı.Değer verdiği nadir şeylerden biri arabasıydı.Bebeği gibi bakıyordu ona.Şu an Tofaş'ının kapıları açık içeride oturan dört arkadaşı vardı.Sinirlenerek Özcan'a bağırdı "Ulan şerefsiz arabayı yeni yıkadık daha o elindeki birayı arabanın bir yerlerine dökersen o şişeyi götüne sokarım bilesin." Çakırkeyif olan Özcan sadece sırıtmakla yetindi.

Arabanın içindeki Erdem, "Ulan şu araba kadar sevmiyorsun bizi,"diyerek yalandan bir sitem etti.Bir şey demeden sabır çekti Ali.Sinir olması gereksizdi fazla uzatmadı.Elindeki biradan bir yudum aldığında kulağına çalınan şarkı ile şoför koltuğunda olan Özcan'a bağırdı,  "Radyoyu aç Özcan,"Oturduğu tahtanın üzerine iyice yayılıp kafasını arkaya yasladı.

(Bu şarkıyı bilmiyorsanız dinleyin derim!Arabesk sevenlere)

Arabadan yükselen Cengiz Kurtoğlu'nun Hain geceler adlı şarkısına mırıldanarak eşlik etmeye başladılar.Hepsi biraz kıvama gelmişti. Ercan sesini yükselterek,  "Beni Senden Aldılar Hain Geceler, "diye yanlış söylesede kimse aldırış etmeden şarkıya devam etti.

KADIRGALIWhere stories live. Discover now