22

8.9K 353 207
                                    

Kader.

Bizim elimizde savrulan yazgı.

Herkesin bir kaderi vardı.Yaşayacağı acılar, mutluluklar.Dikeni olan bir gül gibiydi bize bu dünya, imtihandı.Etrafımızda sürekli bir şeyler oluyor, dünya durmuyor hızla dönüyordu.Kimileri tesbih taşı gibi parlak görünür ama ipi koptuğu an yerle yeksan olurdu,bir fakirde basit bir piyango ile ağa paşa olabilirdi.Kimsenin garantisi yoktu...

Herkeste bir acı, zengininden fakirine, bir yaşanmışlık, bir usanmışlık.Kimse elinde olandan haz almıyordu artık.Başkasının elindekine göz koyuyordu.Dünya ilk cinayeti Hazreti Adem'in oğlu Kabil'de görmüştü.Şu an sayılara dökülemeyecek milyarlarca yıl önce ve günümüz.Ne farkı vardı?Kötü yine aynı kötü, iyi yine aynı iyiydi.Kabil ile şu an annesini canice öldüren bir adamın ne farkı vardı?Kabil cahilliğinden mi yapmıştı?

Hayır.

Kıskandığından, kibrinden, vesveseye kulak verdiğinden.Şu an ki katillerle aynı sebepten.Hatta Kabil bir kuş kadar bile olamamış kuştan görerek öldürdüğü kardeşini toğrağa gömmüş Habil'e mezar yapmıştı.Sonra da kardeşini öldürdüğüne pişman olmuştu.İnsanlığın ilk cinayetini kardeşini öldürerek işlemişti.Ne acı...ama olan olmuş, giden gitmişti.Tek bir şey hariç, acı...Her akla geldiğinde tazeydi.Üzerine sürgü çekip paslanması beklenilmezdi.Ne kadar zaman geçerse geçsin bir olay üzerinden farketmezdi.Katil yıllar sonrada katildi.Kabil'in kardeşini öldürmesi bir hikaye gibi efsaneleştirilip bizlere anlatıldığında Kabil'e katıksız acı bir nefret duyuyorduk.İlk katil.

Çevremizde ki Kabiller'de git gide çoğalıyordu ve hepsinden bir günahta Kabil'e yazılıyordu.Ne pişman olunasıydı Kabil'in ki hiç tanımadığı insanların günahlarından almak...

İlk aşk akla geldiğinde "Ah o zamanlar," deyip geçmiş gözler önüne serildiği zaman aşk yine o an ki yıl, o an ki aşktı.İki dakikada aynı hisler vücuda bir sancı gibi girer tüm vücuda yayılır, hiç bir şey olmamış gibi çeker giderdi.Geçmiş insana iyide olsa kötüde olsa acı verirdi.

Bizler acıyla yoğuruluyorduk.Mayamız acıydı.Acı bizi olgunlaştırırdı.Kimse tam anlamıyla mutlu değildi, olamazdı da.Kabil'in yaşadığı acıda, geçmişin acısıda birdi.Bizim kendimizin yaşadığı dert dertti.Başkasının ki her zaman bir tık düşüktü.Acı özneldi...

Daldığı düşüncelerden başını kaldırıp elindeki bardağı kafasına dikti.Bu ani dikiş yüzünü buruşturmasına neden oldu."Ahh sikeyim senin gibi zehri."

Özcan evde yoktu tek başına içiyordu.Her şeye kadeh kaldırıyor, yeri geldiğinde o kadehleri bir bir kırıyordu.Acı vücüdunu istila etmiş kol geziyordu.Artık izin veriyordu o da.Kendini bir şeyleri duymamak için durdurmuyordu.Acıya alışmış bağışıklık kazanmıştı.Kafasını yayıldığı çekyatağa bıraktı.Elinde boş bardak düştü düşecek duruyordu.Aldırmıyordu.Bu gece ayrı bir matem vardı.İçecek çok derdi vardı.İlk kadehi Alev'in göz yaşlarına kaldırdı.Onun o saf beyaz tenini ıslatan, tuzlu su damlasını ağlama deyip silemediğine.İkinci kadehi Melek'e kaldırdı.Onun karşılıksız aşkına.Üçüncü kadehe küfredip kendine kaldırdı.Günahkarlığına.

Daha sonra sayamadığı kadar çok kadeh kaldırmıştı.

Çekyatağın önü boş içki ve bira şişeleriyle doluydu.Vücudu içkiye alışık olduğundan beyni yeni yeni uyuşmuştu.Gözleri kan çanağı olmuş hala uyku yoktu.Saat kim bilir kaçtı?Gece siyahın en koyu tonuydu.Muhtemelen iki sıraları.Şimdi Alev olsaydı yanında, göğsüne başını koysaydı.Tek sığınağı kendi olsaydı.Hayal kurmak bedavaydı.Ne olursa olsun her insan hayal kurardı.İyisinden, kötüsüne.Odada yankı bulan bir ses kulağına ulaştığında umursamadı.Telefonu çalıyordu.

KADIRGALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin