48

7.3K 389 164
                                    


(Aralarda düşüncelerinize satır arası yorum bırakmayı unutmayın❤)

Ateşten bedenlerdik, geleni yaktık gideni yaktık.

Kadırgalı[48]

Sessiz bir limanın, sessiz gemisiydim.

Bana sunulan hayatın dörtte birinde dahi mutlu olamamış şansız bir adamdım.Bir insanın hayatı hep mi yalanlarla, acılarla ve ölümlerle dolu olurdu.İşte benim aciz bedenim yirmi yedi yıllık yaşamı boyunca yalanlarla, acılarla ve ölümlerle doluydu.

Nefesimin dahi takati kalmamıştı beni yaşatmaya.

Bir şeyler yapmaya çalıştıkça üst üste ağır darbeler alıyor eziliyordum.Gücümde kuvvetimde aç insanlar tarafından emiliyor, bedenim ellerinde sürünüyordu.Bazı şeyleri anlayamıyordum.İnsanlar beni nasıl görmek istiyorlardı?Hayat beni ne şekle sokmak istiyordu?Ben daha ne duruma gelecektim bu insanların insansızlığından?

Kendine dahi bakamayacak kadar aciz bir duruma mı düşmeliydim?

Yoksa durmadan gülen bir deliye mi dönüşmeliydim?

Oysa ben zaten aciz bir adamım.

Oysa ben zaten delinin tekiyim.

Bilmiyor ve görmüyorlardı.

Düşünceler, kafamın içini duman altı, göğsümü bir harabe durmadan sıkıştırıp duruyor, ayakta dikildiğim yerde vücuduma ağır bir siyanür etkisi yaratıyordu.

"Ali, gidelim artık."

Benimle birlikte ayakta yanımda dikilen adama döndürdüm başımı.Elimdeki bilmem kaçıncıyı bitirdiğim dibi gelmiş sigarayı yere fırlattım."Olmaz, bu gece o eve gitmeyeceğim,"dedim kararlılıkla suratına bakarak.

Verilmiş bir sözüm vardı.

Tutamadığım.

"Saat sabahın beşi, ne yapacaksın?Önce bir kafanı toparla yarın yolumuza bakalım, bu şekilde olmaz."

Dediğine cevap vermedim."Polis hiç bir işe yaramadı,"dedim suratım istemsizce kasılırken."O adamı ben bulacağım sonra da..."

"Sonrada ne?Öldürecek misin?"

"Dua et Melek'e bir şey yapmamış olsun."

Başını salladı,"Haydi eve gidiyoruz,"dedi vücudunu arabaya taraf döndürdü ve koluma elini koyarak beni de beraberinde götürmek için bir adım attı."Buradan bir şey çıkmadı."

O adamın annesinin evine gidip olanları anlattığımzda, kadının fenalaşması ve verdiği tepki halâ zihnimdeydi.Oğlunun bu kadar ileri gideceğini tahmin etmiyordu.Onu nereye götürmüş olabileceğine dair  zorlukla verdiği birkaç adrese umutla sarılsakta hiçbirinden umudun tohumu dahi çıkmamıştı.

Özcan'ın zorlamasıyla polise gittiğimizde onlarında elinde de hiçbir şey yoktu.Biz ne biliyorsak aynısını belkide dahada azını biliyorlardı.Sadece Melek aranıyordu, her yerde.Tek temennim Melek'in telefon sinyalinden bir şeyler çıkması ve bizim elimize bir şeyler geçirmesiydi.

Aklıma Melek'in savunmasız olduğu geldikçe kafayı yiyordum.İçimde deli bir yanardağ patlamaya hazır başını çıkarıyordu.Ya ona zarar verirse? Ya onu ağlatırsa? Nasıl oluyor bilmiyorum ama içimdeki sıkıntının asıl sebebi sanki Melek'in ağladığını hissediyor olmamdı.Melek ağlıyordu, o çok ağlıyordu...

KADIRGALIWhere stories live. Discover now