36

7.5K 430 158
                                    


Kadırgalı[36]

Gökyüzünün acı girdabı boğazına oturmuş kan kusuyordu.Saç diplerinden gelen azgın bir sancı acıları kovalıyor, kendini üzerine kapatıyordu.Işık viran, kayıptı.Güneşin sarı ışınları odanın içine sis gibi çökmüş, etrafı kara bir leke gibi aydınlatıyordu.Ölüm korkusunun raşesini yüreğinde büyütüyor ve onu içinde kendi evladı gibi besliyordu.

İçinde anlamlamdıramadığı bir his vardı.Etraf aydınlık ama bir o kadarda karanlıktı.Nefes alırken içinde ateş haresi parlıyor, ciğerlerini kana buluyordu.Bir toprağın kahvesi gibi kuruydu bakışları.Televizyon açıktı lakin ne oynuyordu bilmeden pür dikkat bakıyordu.Sabah başında bir ağrıyla uyanmış, gerdanına kara yazmalar dolanmıştı.

İçi alev alev yanıyordu.

Birden bire neden böyle olmuştu?Tek düşündüğü buydu.Beynindeki ve kalbindeki ağrı onu yiyip bitiriyordu.Gece olmuş, gün aymış o dün verdiği kararı sorguluyordu.Doğru mu yapmıştı?Mirza ile bir hayat kurabilir miydi?

Değişik bir adamdı bunu görebiliyordu ama onunla uğraşmak, hal ve hareketlerine anlam yüklemek istemiyordu.Yorgundu.Tek istediği sıradan tek düze biri ile hayatını sürdürmekti.İnsanlarla ve onların sorunarıyla boğuşmaktan yılmıştı.

'Umarım'dedi içinden,'Allah'ım umarım doğru bir karar vermişimdir.'Başını iki elinin arasına alıp alnına dayandı.İçindeki tarifi olmayan duygu bitsin gitsin istiyordu.Ruhunun ufak bir yara alması gününü zindana çevirip acıdan kıvrandırıyordu. Fiziki bir acıdan çok daha fazla acıtıyordu canını.Bu nasıl bir adaletsizlikti...

Odasından gelen melodi kulaklarına çarptığında tekrar sıkıntılı bir nefesi iki dudağının arasından dışarıya bıraktı.Kalkacak takâti yoktu fakat önemli bir şey olabilirdi, zorlukla ayağa kalkıp odasına gitti.Komodinin üzerindeki telefonunu eline aldı arayan Zehra'ydı.Salona doğru geçerken açtı ve kulağına götürdü.

"Alo."

"Melek.Nasılsın ne yapıyorsun?"diye sordu Zehra.

"Başım ağrıyor biraz.Evdeyim sen?"

"Bende çarşıya çıktım şimdi.Kızıma birşeyler alacağım.Evde çok sıkıldım."Melek kalktığı koltuğa tekrar oturdu.Başını ardına yasladı."Keşke banada söyleseydin.Tek başına neden çıktın?"

"Her zaman yanımda olamazsın Melek.Seninde bir hayatın var."dedi Zehra anlayışla.

"Saçmalama sen ne zaman istersen ben yanında olurum senin, bir daha öyle düşünme lütfen."

"Peki."deyip ardına hızla ekledi Zehra, "Ya ben seni şey için aramıştım aslında Melek."dedi biraz sakınarak.

"Ne için?"

"Özcan sana gelecek birazdan."

Melek, şaşırdı."Neden?"diye sordu.

"Bilmiyorum.Seninle konuşacakmış.Ben karışırım diye yanında istemedi ama merak etme sadece ona doğruca isteklerinden bahset, anlayacaktır."

"Kızmakta haklı."dedi Melek,"Bir haber verebilirdim."

"Boş ver.Olan oldu ben anlattım ama  senlede konuşacakmış, gelir birazdan."

"Tamam Zehra gelsin konuşalım benim için daha iyi olur."

"Tamam canım haydi kendine dikkat et görüşürüz."

Melek'te"Görüşürüz."deyip kapadı telefonu.Özcan ile konuşması ona iyi gelebilirdi.Özcan dinlerdi onu.Elindeki telefonu masaya bırakacağı sırada tekrar çalmaya başladı.Arayanı yine Zehra sansa da ekranda, Mirza ismini görmesiyle kafasını yasladığı yerden kaldırdı ve  oturduğu yerde dikeldi.

KADIRGALIWhere stories live. Discover now