Bölüm 20/1: Melisa,

37K 1.6K 54
                                    

Keyifli okumalar ♥

"Nil hanım, Savaş'ı tanıyor musunuz ?" Uluç gideli iki gün olmuştu ve ben bu iki gün boyunca Nil hanımda kalmaya devam etmiştim. Uluç'ta bu iki gün boyunca buraya yeniden gelmemişti. Ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Nil hanım çok sevimli bir kadındı. İki gün boyunca benimle ilgilenmiş, gece yanıma gelip ağrım olup olmadığını sormuştu. Fiziken yaralarım bu süre içinde geçmemiş olsada, ruhen kabuk bağlamak üzereydi. Ve şimdi mutfakta bana yemek hazırlıyordu. Ne yemek istediğimi sorduğunda cevap vermek istememiştim ama çok zorlayınca ne olursa olsun yemekten asla bıkmayacağım şehriye çorbası yapmasını istemiştim. O da benim çekinmemi engellemek adına gülerek yapmaya başlamıştı. Kendimi onun karşısında küçülmüş hissediyordum. Muhtemelen Uluç'ta bu yüzden ona karşı gelemiyordu. Kadın tam bir diktatördü. Anne diktatörü.

Ona Uluç'la ilgili bu iki gün boyunca hiçbir şey sormamıştım. Bilmediğini düşünmüyordum elbette. Şimdi ise o bir anne gibi bana çorba kaynatırken bunu sordum. Önce dudaklarını birbirine bastırıp Savaş'ı gözünün önüne getirmeye çalıştı.

"Şu esmer uzun boylu olan öyle değil mi ?" Savaş tam olarak öyleydi. Kavruk bir teni vardı.

"Evet." Nil hanım çorbanın tuzunu atıp bana döndü.

"Uluç'la kardeş gibiler. Sanırım Uluç onu kurtarmış. İnan başlarına ne geldi bilmiyorum. Bu konu yalnızca ikisinin arasında. "Savaş güçlü birine benziyordu. Çok kararlı duruyordu ve tıpkı Uluç gibi bazen onunda bakışları korkutucu olabiliyordu.

"Onun da bakıcısı var mı ?" Nil hanım bunu bu kadar rahat söylemiş olmama şaşırdı.

"Melisa. "Gözlerim büyürken onu tanıyor olması beni şaşırttı.

"Yani adı Melisa. Çok tatlı bir kızdır. Görsen çok seversin. Belki de gördün. Uzun zamandır bu işlerin içinde. Sanırım Savaş ile aralarında bir ilişki de var. Tabii bunu onlar söylemedi. Ben anladım. "

Gülmek istedim. Yerlere yatıp kahkaha atmak istiyordum. Aralarında bir ilişki olması imkânsızdı. Melisa'nın gözlerinde yanan intikam ateşini gören herkes bunu çok rahatlıkla anlayabilirdi.

Melisa'nın duygusu nefretten ve saf acıdan besleniyordu. Ve bu iki duygunun arkasında saklanan küçük kız Tuğberk'in civciviydi. Savaş bu duygunun altında ezilirdi ki eğer Melisa intikam fikrinde kararlı ise belki aylar sonra belki de yıllar sonra ortada Savaş diye biri kalmayacaktı.

"Evet  tanıyorum ama hiç konuşma fırsatım olmadı. "Masanın yanındaki sandalyeye oturunca devam ettim.

"Siz nerden tanıyorsunuz Melisa'yı ? Yani Savaş onu herkese tanıtıyor mu ?" Benden kuşkulanmadığı için konuşmaya devam etti. Vicdanım ona yalan söylediğim ve onu bilgi almak için kullandığımdan rahat durmadı ve beni içerden tepikledi.

"Savaş ve Uluç buraya gelmekten çekinmez. Savaş buraya gelirken bazen Melisa'yıda getiriyor. Yine o getirdiği günlerden birinde tanıştık. "Ona her şey normal gülümsememi sundum.

"Size bir şey sormak istiyorum ? "Nil hanım yönünü doğrudan bana çevirdi. Yüzüme çok ciddi bakıyordu.

"Elbette." Beni yanlış anlamaması için kelimeleri ağzımdan çıkmadan önce sıraya dizdim. Onu incitmek ya da şüpheye düşürecek bir şey söylemek istemiyordum.

"Bu şeye nasıl bakıyorsunuz ? Yani bize. Bana. Melisa'ya. Durumumuza. "Her kelimenin sonunda durup gözlerindeki ifadeden ne hissettiğini anlamaya çalışıyordum. Yanlış bir şey söylemediğimi düşünüyordum. Nil hanım bana uzun gelen süre boyunca sadece gözlerime bakmakla yetindi.

SAHİPSİZNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ