Bölüm 37: Kaçış

29.3K 1.2K 199
                                    

Ufak bir şey eklemek istiyorum. Alıç karakterime soyismini veren canım arkadaşım Bilge'nin bugün doğum günü. Ona hayatıma girdiği için çok teşekkür ediyorum ve buradan da doğum gününü kutlamak istiyorum.

Hayatımın en büyük 1 Nisan şakası olduğun için teşekkür ediyorum. Seni seviyorum.

Bölümü yazarken dinlediğim parçalar:

 Mansionair - Easier

  Konoba - On Our Knees (feat. R.O) 

 Konoba - I'M A WOLF (ft. Ellie Ford)

  Son Lux - "Easy"  

  Rag'n'Bone Man - Human  

Bu bölüm bol bol yorum atmanızı rica edebilir miyim? ♥

"Ne yapmayı planlıyorsun ?"Uluç Savaş'ın öne çıkmış bedenine ters ters baktı ve koluna değen yanını ondan uzaklaştırdı. Bu hareketi bende gülme hissi uyandırırken Uluç'un gözleri birden bana kaydığı için ifadesiz durmaya devam ettim. Bana bakmayı kesip önüne döndüğünde bir süre daha yola baktı. Bu çok uzun sürmemişti.

"Ona uyuyan güzel için prens vakti diyeceğim. Eminim neyi kast ettiğimi anlayacaktır."

"Neler planladın Uluç?" Savaşın enseme kadar ulaşan nefesi tüylerimi diken diken etti. Birdenbire bedenimin bu denli duyarlı olmasına şaşırdım. Ya da sadece onu kasmayı bıraktığım için böyle hissediyordum. Emin olamadım.

Çaktırmadan Uluç'a bakarken onun ne yanıt vereceğini merak ediyordum. Ne söyleyeceği hakkında bir fikrim yoktu ama.

"Alıç'ı onun elinden sonuçları her ne olursa olsun alacağım." Sesine çok önceden yerleştirmiş olduğu kararlı ton bunun aksinin asla olmayacağını bağırıyordu.

"Kız komada. Herhangi bir plan dahilinde yanımızda iş bilen kimse olmadığı sürece kızı kucaklayıp alamayız biliyorsun değil mi abi ?"Savaş haklıydı. Uluç'un görünmeyen yaraları, akıl almaz bir kararlılığı ve kirli bir intikamı olabilirdi.

Alıç belki de kablolardan çekildiği saniye can bile verebilirdi. Uluç'un Alıç'ı önemsediğini biliyordum ve Alıç'ı bulmuşken ona onun yüzünden bir şey olmasının dahilinde Uluç'un yanına sıraladığım durumların bir öneminin de kalmayacağının farkındaydım.Onun ondaki yerinin asla kaybolmayacağının da farkındaydım fakat başka bir gerçekte vardı ki Uluç aklına koyduğunu yapardı. Alıç senelerdir uyuyorsa yakın bir zamanda uyanması mucize olurdu. Uluç ise ona ne olduğundan tam anlamıyla emin olmadan onu kaçıramazdı. Bunu şimdi olduğu gibi düşünür fakat daha fazlası için adım atamazdı. Belki de atardı bilmiyordum ama hayat Uluç için de imkansızlar doğururdu, bunun en azından ben farkındaydım ve Alıç meselesi kıyısında imkansızlığın dolaştığı bir dalga gibiydi.

Uluç o dalganın ayağına dolaşacağını hissetmiş gibi hiddetlendi ve karanlığın içinde çakan bir şimşek gibi arabanın içinde parladı. Birdenbire alevlenen öfkesinin kokusunu alabiliyordum. Ona bu kadar yakın olduğum için pişman oldum.

"Bana böyle bir bok biliyormuşçasına konuşman canımı sıkıyor Savaş." Onları kaşlarım çatık bir şekilde izledim. Uluç öfkesiyle Savaş'ı sustururken Savaş olduğu yerde durmaya devam etti. Uluç'un gözlerine tırmanan gözlerim onun bakışlarını takip ettiğinde dikiz aynasından Savaş'a baktığını gördüm. Yolun ortasında yalnızca bizim araba olduğu için buna aldırmasamda Uluç saniyeler boyunca bakışlarını Savaş'tan çekmediğinde tedirgin oldum. Bir yola birde Uluç'a bakıyordum. Kaza yapabilirdik.

"Geri bas."dedi Uluç. Tıslarmışcasına konuşmuştu. Savaş bir süre ne yapacağını kestiremeden öylece kalsa da Uluç'un kararlı bakışları onu yıldırdı ve geriye yasladı.

SAHİPSİZWhere stories live. Discover now