Bölüm 23: Yeni Ev,

37.8K 1.9K 68
                                    

Bu bölümü cansu_dmr e ithaf ediyorum.

Desteklerini esirgemediğin için teşekkür ederim. ♥

Uluç arabayı gecekondu gibi bir sokağa çektiğinde dikkatimi çeken ilk şey burnuma dolan yanık kokusuydu. Burası bir gecekondu gibi bir yer değil, gecekondunun ta kendisiydi. Birbiri üzerine binmiş evler, yaşanmışlıkları göz önüne serer gibi duruyordu. Açık duran kapı ve pencereler ise bu yaşanmışlıkların onlardan götürdüğü şeylerdi. Bu kimisi için anı, kimisi için varlık, bizim gibiler içinse bir can demekti. Duvarlarında bulunan lekeler bu canların lekeleriydi ve yanımda bulunan çocuk elimden tutmuş beni o lekenin kendine ait olan kısmına çekiyordu.

Ve bunu bilmeden yapıyordu.

Uluç arabadan inmeden önce bana bakınca yüzümdeki ifadeden tedirgin olduğumu o da anlamıştı.

"Sokakta yatanlar ısınmak için ateş yakıyor. "Bir ayağını dışarı çıkarmadan önce Uluç bunları bana bakmadan söylemişti. Onlardan birini görmek için etrafıma baktığımda kimseyi bulamadım. Güneş henüz batmamıştı ve etrafta kimse yoktu. Kapıyı açıp yanık kokusunun içeriye dolmasına izin verdim. Radyo cızıltısı ve ağlayan çocuk sesi duyduğumda bize bakan pencerelerde gözlerimi tek tek gezdirdim ve o pencerelerden birinde büyük bir karaltı gördüm. Arabaya geri binip kapıyı üzerime kapatmak istiyordum.

Normalde gecekondu mahallelerinden hiç korkmazdım ama buranın havası farklıydı ve bu beni ürkütüyordu. Melisa ile bir yıla yakın gecekondudan farksız bir evde yaşadığımızdan evlerin görüntüsü beni pek korkutmuyordu. Uluç arabanın kaportasına vurduğunda korkarak ona baktım.

Arabanın önünde elinde anahtarı ile beni bekliyordu. Açtığım kapıdan indim ve onun arabasını otomatik anahtar ile kitleyişini izledim.

"Arabanın burada güvende olacağından emin misin ?" Aslında bu yalnızca arabada kalmak için uydurduğum bir bahaneydi. Ama bir yandan da haklıydım. Böylesi bir sokakta hiç yoktan böyle bir araba olması insanı tedirgin ederdi ya da hırsızların ağzının sulanmasına neden olurdu.

Uluç cevap vermeyip ilerlemeye başladığında bunu bende önemsememeye karar verip ardından ilerledim. Arabaya zarar gelmesi zaten umrumda değildi ama herhangi bir şey olurda kaçmak zorunda kalırsam veya kalırsak bu arabaya ihtiyacımız vardı. En azından ben böyle düşünüyordum.

Uluç'un arkasından ilerlerken duyduğum köpek sesi ile birlikte daha çok hızlandım ve neredeyse Uluç'un dibine girdim. Yaptığımı pek onaylamıyordum ama korkarken bu pekte umrumda değildi.

Uluç ona yakınlaşmış olduğumu görüp bana yandan bir bakış attı. Bu beni daha çok utandırmıştı. Onun yeniden aramızda mesafe açmasına izin vererek yavaşladım. Uluç tam bu sırada geriye dönüp benimle konuştu.

"Dilsiz rolü yapman gerekiyor, sakın konuşma. "Kaşlarımı çatıp ona bunun nedenini soracağım sırada elini dudağına getirip bana sus işareti yaptı.

"Dilsizsin dedim. "Köşeyi dönüp ilerlemeyi devam ettiğinde peşinden gitmeden hemen önce arkasından dil çıkardım. Gayet dilim yerindeydi. Dengesiz herif yine ne planlıyordu kim bilir.

Uluç paslanmış, neredeyse düşecek olan kapıyı iteklerken durup önce benim geçmem için bekledi. Normalde olsa böyle bir kibarlık yapacağını sanmıyordum.

"İçeri girdiğinde rahat davranmaya çalış. Böyle diken üstünde durup dikkat çekme. "Kimin dikkatini çekecektim ki ? Bir an konuşacak olduğumda Uluç kolumdan tutarak beni merdivene yönlendirdi.

SAHİPSİZWhere stories live. Discover now