Bölüm 34/2: Kim O,

27.8K 1.3K 94
                                    

"Sikik dolapta gömlek yok. " Kazağa yeniden elim gittiğinde Uluç kibar olmaya özen göstermeden kazağı sertçe aldı ve bana ters ters baktı. Ona çattığım kaşlarımla ne yapıyorsun dermiş gibi baktım.

"Sana benim gömleklerimden birini veririm." Elinde tuttuğu kazağa düşmanıymış gibi bakarak onunla birlikte odadan çıktı ve dakikalar boyunca gelmedi.

Tırnaklarımı avuç içime bastırıp pencereden dışarıya bakmaya başladım. Uluç güvenliği arttırmış olacak ki takım elbiseli iki adam görünen bahçe duvarının gerisinde bir sağ bir sola gidip duruyordu. Anlaşılan Uluç o umursamaz tavrının altında endişeyi de gizliyordu. Yoksa bu kadar önlemi boşu boşuna almazdı.

Uluç'un tıkırtıları kesildiğinde kafamı pencereden çekip kapıya çevirdim. Uluç beni bekletmeden beyaz bir gömleği elinde sallandırarak geldi. Giderken götürdüğü kazağı elinde aradım ama yoktu. Ona ne yapmış olduğunu düşünürken Uluç gömleği yatağa yanıma doğru bıraktı ve beklemeye başladı.

Ona ters ters bakacak olduysamda bundan vazgeçtim. Madem beni düşünmüştü sanırım biraz kibar olabilirdim. En azından gömlek hatrına.

Onun karşısında iç çamaşırım ile kalacağımı düşünmemeye çalışarak yanıma bıraktığı gömleği aldım ve biraz hızlı hareketlerle üzerime geçirdim. Uluç zeki bir adamdı. Gömlek kazağın aksine tenime batmıyordu. Hatta değdiği an bile acıtmak yerine serinlik veriyordu.

Zaten gömlek giymek bir tek yüce Uluç'umuzun aklına gelirdi.

İç sese kulak asmadım ve Uluç'a baktım.

"Teşekkür ederim." Uluç sözlü bir yanıt vermek yerine omuz silkmekle yetindi. Bu hareketine alıştığım için herhangi bir olumsuz tepki vermedim. Hatta şunu bile söylebilirdim ki Uluç bu kadar umursamaz olduğunda kendimi daha rahat hissediyordum.

"Daha iyi misin ?" Onu başımla onayladım.

"İyiyim." Uluç'un çıkıp gitmesini bekledim ama o beni yine yanılttı ve pencere pervazına kalçasını yaslayarak bana bakmayı sürdürdü. Ona meraklı gözlerle baktım.

"Neler olduğu hakkında konuşmak ister misin ?"Gerçekten ama gerçekten o bana bu denli kibar olduğunda korkuyordum. Elimi, ayağımı nereye koyacağımı unutuyordum. Tırnaklarımı biraz öncekinin aksine daha çok bastırdım avuçiçime.

"Tam olarak neyden bahsediyoruz ?"O kadar çok şey vardı ki...Yine de sanırım Haldun'dan kopardığım bilgileri soruyordu. Ama zaten bildiğim her şeyi anlatmıştım. Biraz üstünkörü olmuş olabilirdi ama zaten bende üstünkörü bilgilere sahiptim. Ona ayrıntılı bir şekilde anlatabileceğim tek şey her yerin beyaz olduğu olurdu.

"Bana sana ne yaptıklarından bahsedebilirsin ?" Bana ne yaptılar ? Ona bana ne yaptın demek istedim. Uluç bana ne yaptın ? Beni evcil bir hayvanınmışım gibi itip kalktın. Aşağıladın, vurdun, o koca ellerini boğazıma doladın, beni ölüme gönderdin. Şimdi bana ne yaptıklarını mı anlatacaktım yani ? Bu kadar basit miydi ?

Ona bunların hiçbirini söylemedim. Sadece uzun bir süre gözlerine baktım. Sonunda kafamın içindeki konuşmalar kesildiğinde gözlerimi ellerime indirdim ve ondan öğrendiğim onca şeyin içinden birini alarak omuz silktim.

"Hepsini duydun. " Başımı kaldırmadan konuşmuştum.

"Sadece başını duydum. Sonra Haldun böceği işlev dışı bıraktı."Bu sefer yüzümü ona çevirdim. Tam olarak neyi bilmek istediğini düşündüm.

"Tam olarak neyi soruyorsun ? Bana nasıl dövme yaptıklarını mı ? Yoksa orada kimin olduğunu mu ?" Uluç bana düşündüğünü belli eden bir bakış attı ama bu çok uzun sürmedi.

SAHİPSİZWhere stories live. Discover now