Bölüm 22: Hissetmek,

39.1K 1.6K 84
                                    

Bu bölümü kayanyildiz16 ya ithaf ediyorum.

Geçen bölüm yazmış olduğun yorumlar için çok teşekkür ederim güzelim ♥

Aslında tüm mesele hissetmek ve hissetmemek arasındaydı. Özgürsen hissederdin. Mutluysan hissederdin. Üzgünsen hissederdin. Canın yanıyorsa hissederdin. İnsanoğlunun bir noktası hep buna bağlıydı.

Düşünürsün...hissedersin.

Şimdi bulunduğum durumu hissetmemem imkansızdı. Hissediyordum. Bir çocuğun gözleri önünde işlenen cinayet mi yoksa annesine yapılan onca iğrenç şey mi daha ağır gelirdi bilmiyordum.

Bir çırpınış, yüksek sesler ya da iğrenç dokunuşlar, bunların hepsi aynı anda yaşanırken Uluç'u düşünemiyordum. Belki annesi sessiz kalmıştı. Belki ona sergilenen bu görüntünün en kısa sürede bitmesi için her şeyi kabullenmişti. Ölümü bile.

Ya Uluç ? Uluç ne yapmıştı ? Kaç yaşındaydı ? Belki de ne olduğunu bile bilmiyordu. İçimde bulunan duygular isyan bayrağını çekti. Eğer Uluç şimdi burada olsaydı ona sarılır ve ağlarlardı.

"Uluç aylarca tedavi gördü. O günden sonra hiç konuşmadı ya da ağlamadı. O zamanlar daha çocuktu ama ben bir sorun olduğunu biliyordum. Götürdüğüm bütün doktorlar bunun bir travma olduğunu söyledi ama düşünsene. Bu çocuk hiç konuşmuyor, ağlamıyor ya da geceleri kabuslarla uyanmıyor. Sence bu normal mi ? Kimseye derdimi anlatamadım. "Midem kanla boğulmaya başladı. Bu bir çocuk cinayetiydi ve Uluç'un kanı mideme akıyordu.

"İlk dört ay yetimhanede kaldı. Orada Alıç adında bir kız vardı. Benimle konuşmuyordu ama sonraları bu kızla konuştuğunu öğrendim." Nil hanım hıçkırıklara boğuldu. Bunu birden yapmıştı. Şaşırmak şöyle dursun neye uğradığımı anlamamıştım.

"Kızı gizlice izledim. Kim olduğunu merak ediyordum. Kız Sinem'e çok benziyordu ve Uluç sürekli kızın kucağına yatıyordu. Bunu gördükten sonra Uluç'u daha çok ziyaret etmeye başladım. Her gün yanına gidip onunla konuşmaya çalışıyordum. Onun kendini kaptırmasını istemiyordum. "Nil hanım birden daha hızlı konuşmaya başladı.

"Bir gün kız gitti. Evlatlık verildi. Uluç artık yemek yemeyide kesmişti. Onu orada bırakamayacağımı zaten biliyordum. Alıç gidince bunun önünde bir engelde kalmamıştı artık. "Uluç'un elinden ikinci defa annesi alınıyordu. O kızı annesinin yerine koymuştu ve bu onu iyileştirmesede acısını hafifletmişti.

"Ama acele karar verdiğimi sonra anladım. Çünkü yetimhane Uluç'un yıllardır ortada olmayan babasının izni olmadan onu bana vermeyeceklerini söyledi. Ne güzel değil mi ?" Kenarda duran su bardağını eline alıp bir yudum içti.

"Bu sefer o şerefsiz herifi aramaya başladım. Uluç bu sırada hâlâ yetimhanedeydi ve yirmi beş kiloya düşmüştü. On iki yaşındaki çocuk yirmi beş kiloydu. Babasını aramaya ara verip Alıç'ın kime verildiğini bulmaya çalıştım. Önce zorluk çıkardılar ama Uluç'un o halinden sonra dayanamadılar. Ailenin yanına gittim ve durumu anlattım."
Ellerini sinirle birbirine vurdu.

"Bana ne dediler biliyor musun ? Çocuğun takıntı haline getirdiğini ve kızlarının güvende olmadığını. Kendimi öyle kaybettim ki kadının üzerine atladım. Beni kim tuttu, o evden nasıl çıktım, yurda gidip nasıl tehdit ettim bilmiyorum ama bir hafta sonra Uluç'u oradan çıkardım. O kadında taşınmıştı." Tüm bu olanların ne derece kötü olduğunu düşünmüyordum bile. Bir çocuğun yaşam öyküsü, koca bir adamın içindeydi ve ben şuan da o koca adamın yanında olmak istiyordum.

SAHİPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin