👉5. Yavuz

21.5K 1.1K 41
                                    

Olaydan sadece birkaç gün sonra bir mektup gelmişti. Sözleşmenin iptal olduğunu belirten bir mektup. Artık Arkan holdingle çalışmıyorduk ama ben bunu kimseye söylememiştim. Nasıl söylerdim? İki gündür düşünmeme rağmen bu meseleyi nasıl çözeceğimi bilmiyordum.

Galiba çözemeyecektim de.

Elimde 4 tane daha şirketle sözleşme vardı, hepsi Arkan holdingle anlaştıktan sonra yapılmıştı. Ara sıra gelen ufak tefek başka işlerle birlikte aslında sözleşmenin iptali pek de sorun yaratır gibi gözükmüyordu. Hem o kendini bilmez Arkan'dan da kurtulmuştum. Belki de böylesi daha iyi olmuştu.

"Yine kara kara neyi düşünüyorsun?" Selim yanıma oturdu ve gözlerini bana dikti. "Hiç, her zamanki şeyler. Bitti mi onun işi?" Kafamla az önce uğraştığı arabayı işaret ettim. "Evet, sanırsam arızayı çözdüm." Gülümsedim. Hayat felsefeme gönderme yapmıştı. Arabalar mantık üzere çalışırlar. Eğer bir sorun varsa üç aşamada çok kolay çözülebilmeliydi.

Arızayı tespit et, arızayı tanımla ve arızayı gider.

Hep aslında hayatta böyledir derdim onlara. Hayatta karşımıza çıkan sorunları tespit edip, sonra tanımlayıp, sonrada çözebilmeliydik. Ama tabi insanlarla olmuyordu işte bu. Mesela karşında bir Zeyd Arkan düşün, adamın var oluşu arıza, nasıl çözeceksin. 'Sende az arıza değilsin' diyen içimdeki sese suikast düzenleyebilirim. Hayır, sen bir her şeye karışma. Gel sen uğraş istersen.

Keşke insanlar da arabalar gibi olsaydı, hayat çok daha kolay olabilirdi.

"Aferin. Girdin gözüme," deyip göz kırptım. "Hadi be ordan," diye saçımı karıştırdı. Harekete bak. İltifat etmeye de gelmiyor.

"Niye kaytarıyonuz lo?" diye bağırdı Emre arabanın içinden. "Ben kaytarabilirim, ben patronum," diye artistlik yaptım bende. "Patron çalışmayınca işler yürümüyor... Şey gibi de düşünebilirsin," deyip çenesini sıvazladı. "Hazır olun geliyor." Selim elini kalbinin üstüne koydu. "Hani düğünde gelin ve damat oynamayınca kimse oynamıyor ya onun gibi."

"Ve kalp krizinin başlangıcı, sol kolum tutmuyor şu an," deyip elindeki anahtarı yere attı Selim. "Bence güzel bir benzetme," dedi Emre yüzünü buruşturarak. "Hem bak bu araba seni istiyor," diye arabayı gösterdi.

"Ah bir şeyi de bensiz becer," diye söylendim tabi ona doğru giderken. "Ego da hemen tavan yaptı yine," diye yapıştırdı oda. "Egomaa ters düşüyorsun, çek git buradaaan," diyerek bir Mustafa Sandal şarkısıyla cevap verdim bende.

Gri renkli bir Volkswagen Golf 5'di. "Bunu bilgisayara bağladık mı?" diye sordum. "Evet, ama daha önce arızalandığında beynini sildikleri için, hiçbir şey çıkmıyor." "Yani sorun çıkaracak başımıza öyle mi?" Zaten bu günlerde sorun çıkaran çıkarana.

Tam o esnada çalan telefonun da sorun çıkaracağını düşünmeliydim. Ya da en azından Kaya şirketler grubu olduğunu görünce düşünmeliydim. Ya da belki içimi kaplayan huzursuzluktan. "Efendim?" telefonu kulağıma tutarken arabadan ve Emreden uzaklaştım. "İyi günler efendim. Alya hanımı aramıştım," diyen kadının sesiyle dejavü oldum bir an.

"Evet?" dedim tereddütle. "Kaya Grup'un şirket arabaları için yapılmış olan anlaşmanın iptal edildiğini belirtmek istedim. İki güne kadar resmi olarak bir mektup elinize ulaşacaktır. İyi günler dilerim." Uzun bir süre telefon kapandıktan sonra çalan sesi dinledim.

Bedenim taş kesilmişti sanki. İşte bu çok kötü oldu. Kaya Grup fark yaratabilirdi, diğer sözleşmelere göre daha fazla şirketi kapsıyordu çünkü. Kaya şirketler grubunun bütün iş arabaları bizdeydi, ki nerdeyse bütün çalışanlarının iş arabası vardı.

Arıza tespitWhere stories live. Discover now