👉46. Uyuyalım💤

11.3K 607 54
                                    

Aylin

"Abim gelmedi mi bugün?" diye sordum Alya'ya o tabaktaki cisimleri bir ileri bir geri iterken. Başını iki yana salladı. "Gelmedi daha."

Daha?

Gelecek yani. Ya da gelmesini bekliyordu. Aptal aptal sırıtmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Tam o sırada kapı tıkladı.

"Ah işte iyi insan lafının üstüne gelirmiş," dedim abimi görünce şirince. Kaşlarını kaldırıp düşünür gibi yaptı, "Bakış açısına göre değişir," dedi ve durakladı biraz. "İti an çomağı hazırla da olabilir mesela," diye eklerken gözlerinde garip bir parıltı yer edinmişti.

Bir an gözlerim abime kaydı. Ne diyeceğini gerçekten merak ettim. Resmen iti an çomağı hazırla dedi. Ve şu an haylaz haylaz bakıyordu. Abime dedi. Zeyd Arkan'a.

Bir dakika ya. Şu an ona böyle bakan Zeyd Arkan mı? "Bakıyorum da bugün yine çok şirin ve sevecensin," diyen Zeyd Arkan mı?

Yok artık!

İti an çomağı hazırla lafını işitti ve tek kelime bile etmedi. Sinirlenmedi. Kızmadı. Ağzının payını bile vermedi.

Galiba ben yerimi kaptırmışım. Abime böyle şeyleri sadece ben söyleyebilirdim. Sadece ben söylediğim zaman tolerans gösterir. Bir başkası cesaret edemezdi. Edemezdi çünkü o Zeyd Arkan. Ama biraz önce bu kız...

Ben şaşkınlıkla onlara bakarken garip bir şekilde kendimi yanlarında fazlalık gibi hissettim. Daha önce de aralarındaki garip şeyi fark etmiştim ama hep başkaları da oluyordu etrafta. Şu an sadece üçümüz vardık ve ben ilk kez ne kadar yoğun olduğunu anladım.

Abim elden gitmişti. Bu kız resmen Zeyd Arkan'la oynuyordu. Aslında belki kıskanmam gerekirdi hatta bu kızdan hiç hoşlanmamalıydım ama abimin onda gördüğünü ben de görebiliyordum. Ve de yıllarca âşık ol kendine birini bul diye ısrar ettikten sonra buna pek de hakkım yoktu herhalde.

Alya doğrulduğunda hemen başında bitti. "Ne oldu?" "Bir şey yok. Tuvalete gideceğim." "Yardım edeyim mi?" Başını iki yana salladı olumsuz anlamda. "Kendi tempomda gitmeyi tercih ediyorum." Arkasından endişeyle baktı bir müddet. Sonra bana yöneldi.

"Molada mısın?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Ne bakıyorsun öyle, belertmişsin yine gözlerini." "Zeyd," dedim etkilenmiş bir tavırla. Kafasını eğdi merakla. Genelde adıyla pek hitap etmezdim. "İti an çomağı hazırla dedi. Sana dedi. Sana iti an çomağı hazırla dedi. Zeyd Arkan'a..."

"Aylin sağır değilim. Ne dediğini duymuştum zaten." "... Ve sen tek kelime etmedin..." diye devam ettim ona aldırmadan. "Resmen sana iti an çomağı hazırla dedi ve sen kızmadın. Ey aşk sen nelere kadirsin..."

"Kapa çeneni baş belası." Eli saçıma doğru uzanınca eğilerek saçımı kurtardım ve elini ittim. "Yapma şunu," diye söylendim.

"Sana bir şey söyleyeyim mi. Bu kız seni avucun içine almış. Seni parmağında oynatıyor. Ve komik olan ne biliyor musun? Bunun farkında bile değil." İnanamadığımı vurgulamak ister gibi başımı iki yana salladım. "Şaka gibi. Farkında bile değil..." dedim tekrar.

"Sen onu bunu bırak şimdi." Gözlerini gözlerime diktiğinde kaçmadığım için pişman olmadım değil. Bu bakışları hoşlanmayacağım bir şeylerin habercisiydi. "Bana söylemen gereken bir şey var mı?" Başımı tereddütle iki yana sallarken, "Ne gibi?" diye sordum şüpheci bir tonlamayla.

"Ne geçti sizin aranızda?" Az çok neden bahsettiğini anlasam da anlaşmazlıktan gelerek, "Siz derken?" diye sordum ifadesizce. "Çok iyi anladığın gibi Selim'le senin aranda diyorum, ne geçti diyorum?" "Hiç," dedim çok yaratıcı bir cevap olarak.

Arıza tespitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin