👉36. Paintpall🔵

10.4K 674 100
                                    

"Silahımla vurulduktan sonra ağlamayacağına söz verirsen gelirim, tamirci kız."

Ellerini göğsüne bağladı. "Bana meydan mı okuyorsun?" diye sorarken istemsizce kaşlarımı kaldırmıştım. "Korkma, canını fazla yakmam," diye ukalalaştı anında.

Tam ağzımı açtım cevap verecekken Emre araya girip bir kolunu Zeyd'in, bir kolunu da benim belime koyup ikimizi de kapıya doğru çekiştirmeye başladı

"Hadi gençler yolda laf dalaşınıza devam edersiniz, geç kalacağız." Ben son anda anahtarı ani bir hamleyle kapmayı başarırken Zeyd'de, "Çek lan elini!" diyerek Emre'nin kolundan kurtuldu.

Kapıyı kilitledikten sonra peşlerinden yetiştim. Arabaya doğru giderken Emre'ye Hamza'ya ne olduğunu sormadan edemedim. Önemli bir şey olmadığını öğrenince biraz olsun rahatladım. Biz orada eğlenirken Hamza'nın sıkıntı yaşamasını istemezdim.

Diğerlerinin yanına varınca Yavuz 'ne oluyor' dercesine baktı bana. Hafifçe omuz silkip başımla Zeyd'i işaret ettim. Sonra anlatırım bu da geliyor. Kaşlarını çatıp gözlerini kıstı. Arabaya nasıl sığacağız? İkinci kez omuz silktim. Kendi arabası var. Bu da bize özgü konuşmadan anlaşma sanatıydı.

Sessizliği bozan yine Emre olmuştu. Başka kim olabilirdi ki zaten?

"Grubumuzda tamamlandığına göre artık gidebiliriz." Biraz düşündükten sonra, "Uhm altı kişi olduğumuza göre iki arabaya sığarız," dedi kendi kendine. Bu haline gülümsemeden edemedim. Vay be, matematik de yakıyor...

Yavuz son anda kapmayı başardığım anahtarları bir boşluğuma getirip elimden alınca itiraz etmeye hazırdım. Benim elimden şoförlüğümü almak ha? Yok öyle bir dünya.

Kendi etrafımda bir tur dönüp yerini saptadığımda çoktan şoför koltuğuna yerleşmişti bile. Uykumu alamadığımdan mı böyle oluyor?

Gözlerimi kısıp hedefime şöyle bir baktıktan sonra büyük adımlarla yola koyuldum. Sonra bir şey beni aniden yolumdan etti. "Nolu..." Savrulmaktan kendimi son anda alıkoyup yalpalayarak dengemi sağlamaya çalışırken gözlerimi belertmiştim.

Zeyd iki elini kaldırmış kollarım hizasında tutuyordu her an yakalaması gerekiyormuş gibi. Ben dengemi sağlarken o da yavaş yavaş kolunu indirdi.

"Ne yapıyorsun be?" derken biraz önce hedefime fazla odaklandığım için bir nevi ona çarptığımı anladım. "Asil sen ne yapıyorsun, koskoca beni görmüyor musun?"

Yok valla, yeminle görmedim.

"Ne diye koca gövdeni önüme çıkarıyorsun ki? Ben bütün dikkatimi hedefime vermiştim. Ayrıca münakaşaya hazırlanıyordum. Senin yüzünden mod'dan çıktım."

"Bir şey olmaz, sen zaten her daim münakaşaya hazırsın. Şu an bile performans yerinde yani..." Geçiştirircesine elimi sallayıp, "Tamam çekil surdan," derken yanından geçmeye yeltendim.

Attığım adımı kolumdan tutarak geri attırıp, "Sen benimle geliyorsun," dedi kolumu bırakmadan. "Bekle gelirim," derken ona hiç bakmadan kolumu çektim ve tam tekrar ilerleyecektim ki duruverdim.

Martin.

Bakışlarımı tekrar ona çevirirken ufaktan bir heyecana kapılmıştım. "Fikrimi değiştirdim," dedim şirince sırıtıp. "Seninle geliyorum." Hiç beklemediği bu ani dönüşümle şaşırsa da bir şey demeden arkasını döndü ve arabaya doğru gitmeye başladı.

Aşkım Martin, sana geliyorum.

Birkaç saniye amaçsızca dikildikten sonra Zeyd'e yetişip tüm şirinliğimle gülümsedim. "Ben kullanayım mı?" Kale alıp bana bakma zahmetinde bile bulunmadan, "Hayır," dedi sadece. Tuttuğum nefesi verip şoför koltuğuna oturmasını izledim.

Arıza tespitWhere stories live. Discover now