👉44. Günaydın prenses👸

11.9K 649 92
                                    

Göz kapaklarımdaki ağırlık bana yabancıydı. Vücudumdaki bitkinlik de öyle. Derin bir uykudan uyanmış gibiydim, ama bu derin uyku beni hiç de dinlendirmemişti. Göz kapaklarımdaki ağırlığı yenip gözlerimi hafifçe araladım.

Oda karanlıktı. Küçük lambalardan hafif bir loş ışık vardı sadece. Gözlerimi kırpıştırdım ve etrafa bakındım. En son herkesi gönderdiğimi hatırlıyordum ama öncesi ve sonrası yok.

"Günaydın prenses," dedi oldukça tanıdık bir ses.

Sesin geldiği yöne baktım. Karanlıkta bir gölge kıpırdadı ve Zeyd ışığa doğru yaklaştı. "Dünyanın en klişe sözüyle uyanmak..." dedim alayla ama yine de engelleyemediğim bir gülümseme yer edinmişti dudaklarımda. Tanıdık birini görmek güzeldi. İyi olduğunu görmek daha da güzeldi.

"Ayrıca gün aymamış ki daha," diye ekledim karanlık odaya dikkatini çekmek istercesine. "Sana da güzel bir şey söylenmiyor," diye mırıldandığında şirince sırıttım.

Huyum kurusun.

Efsane geri döndü Arkan, hazırla kendini.

Birden herkesi gönderdiğim aklıma gelince kaşlarımı çattım. "Sen geri mi geldin?" diye sordum ona. "Gitmedim ki..."

Kaşlarım daha da çatıldı ve daha gece olduğunu hatırladım. "Ne? Neden?" "Yanında kalmak istedim. İyi olduğundan emin olmak istedim. Kendine geldin mi bari?"

"Ne?" "Biraz önce çok da kendinde değildin. Hatırlamıyor musun?" Sözleri içime bir kurt düşürdü çünkü hiçbir şey hatırlamıyordum.

"Hatırlamam gereken bir şey mi var? Size gitmenizi söylediğimi hatırlıyorum..." dedim kuşkuyla. Gözlerinde eğlence parıltıları vardı. "Oo sen yani o söylediğin şeyleri hiç hatırlamıyor musun?"

Hayır.

Kahretsin ben ne söyledim ya?

"Korkutma beni ya, saçmaladım mı ben?" Sesim şüpheli ve bir o kadar da tedbirli çıkmıştı. "Bir hayli..." dedi hoşnut bir şekilde. "Ahh gitti karizma," diye mırıldandığımda güldü.

Beynimi zorladım, hatırlamaya çalıştım ama sadece boşluk vardı. Uyuşuk beynim o boşlukları dolduramıyordu. O boşluklarda olan hiçbir şey kayıt altına geçmemişti bende.

"Ne söylediğini sormayacak mısın?" diye sordu anlatmak için can atıyormuşçasına. Anlatmaya bu kadar hevesli olması büyük saçmaladığım anlamında gelmiyordur inşallah. "Bilmek istediğimden emin değilim..." dedim kuşkuyla.

Bilinçaltım konuştuysa çok fena şeyler yapmış olabilirim. Kafamda canlandıramıyorum bile. İnşallah bilinçaltım konuşmamıştır da ben konuşmuşumdur ve sadece hatırlamıyorumdur.

"Yakışıklı olduğumu söylediğini de mi hatırlamıyorsun?" dediğinde tekrar kaşlarımı çattım. Yok artık. Gerçekten yapmış olabilir miyim bunu? Bilinçaltımdan beklenir bir davranış. Sonuçta yakışıklıydı yani, yapacak bir şey yok.

"Yalnız ufak at da civcivler yesin," deyince kayıtsızca, "Yalan söylediğimi mi düşünüyorsun?" diye sorarken elini alınmış gibi göğsüne koymuş bana masum masum bakıyordu.

Masum bakarken bile masum görünmemesi dikkatimden kaçmadı.

Kesin yalan söylüyordu.

İnşallah yalan söylüyordur.

Ne olur yalan söylüyor olsun.

Eğer ona yakışıklı olduğunu söylediysem şayet kesinlikle bir daha dilinden kurtulamazdım.

Arıza tespitWhere stories live. Discover now