👉17. İmza✍

18.3K 997 66
                                    

"Şimdi, şu an, hemen burada, ikimiz de bu kâğıdı imzalarsak tamirhane senindir," dedim ona. Sevinç ya da coşku bekliyordum, ya da en azından biraz heyecan. Ama aslında sadece garipseme vardı gözlerinde ve biraz da beklenti. Beklenti?

"Devam etsene," dedi ifadesiz bir şekilde. Bu defa ben garipseyerek baktım. Sorarcasına bir garipseme. "Şartlarını saymayacak mısın? Karşılığında istediklerini? Ne bileyim senet falan imzalamayacak mıyım?" Biraz alay vardı sesinde, ama tam da dalga geçmiyordu. Gerçekten böyle bir şey bekliyormuş gibi konuşuyordu. Aslında olması da gerekiyordu galiba.

Ben neden ona tamirhaneyi veriyorum? Elimde böyle güçlü bir koz varken neden tepside sunar gibi takdim ediyorum bunu ona?

Galiba ben o küçük kız çocuğunu üzmek istemiyorum. Ve saçma bir şekilde onun için bir şey yapmak istemiştim. Oynadığımız oyundan sıkılmıştım. Belki de hep darbe aldığım için. Yine de son bir darbe vurmak yerine bir şeyler yapmak istemiştim. Hiç de âdetim değildir. Çünkü Zeyd Arkan hep kazanır.

Gerçi bu kız da tam orada sorun çıkarmıştı. Bir türlü benim kazandığımı kabullenememişti. Benimle baş edemeyeceğini anlamamıştı. Aslında sadece onu bitirebileceğimi kanıtlamak istiyordum, onu bitirmek gibi bir derdim yoktu.

"Sadece imzalaman yeterli," derken gözlerimi yüzünden ayıramıyordum. Herhangi bir ifade sergilemesini bekliyordum adeta. Ne düşündüğünü, aklından tam olarak ne geçtiğini öylesine merak ediyordum ki. Sanki ona yeterince dikkatli bakarsam kafasında dönenleri görebilecektim. Sonra masadaki diğer kâğıdı gösterdim. "Bu da Arkan Holdingle sözleşmen. Bir tane de buna atarsan, aradan çıkmış olur," diye ekledim.

Masadaki kalemi eline verdim. Bir kaleme bir bana baktı. Sonra kâğıdı yavaşça masaya koydu. Kesinlikle imzalayacak. Böyle bir fırsatı kim kaçırır ki? Tekrar kaleme baktı kuşkuyla.

Neden hala bekliyor? Neden bu kadar tereddüt ediyor?

Hareketleri düşünceli ve kontrollüydü, kendinden emin. Kalemi kâğıda götürdü ama hala yüzünde beklediğim heyecan yoktu. Sonra kalemi de kâğıdın üstüne koydu ve bana baktı. Meydan okuyordu sanki.

"Bir ara hesap numaranı gönendirirsin, kiran düzenli olarak hesabına yatar," dedi soğuk ve resmi bir şekilde. Öylece gitti. Ardına bile bakmadan. Ve ben bir kez daha şaşkınlıkla arkasından bakakaldım.

İmzalayacağından o kadar emindim ki.

*****
Alya

Kafam karmakarışık. Arabayı kenara çektim ve gözlerimi yumdum. 'Şimdi, şu an, hemen burada ikimizde bu kâğıdı imzalarsak tamirhane senindir.' Sözleri bir türlü aklımdan çıkmıyordu. 'Sadece imzalaman yeterli.'

Neden? Neden? Neden? Tamirhaneyi almasını anlayabiliyordum. 'Kork benden,' demişti. 'Bundan sonra başına belayım,' demişti. Ama 'tamirhane senindir,' demesi?

Ne vardı bunun altında? Neden bana versin ki tamirhaneyi? Bu çok iyi bir kozdu. En iyisi hatta. Tamirhaneyi kaybetmem her şeyin bitmesi demek, neden kullanmasın ki bunu. Hadi kullanmadı tamam ama elinde tutması mantıklı değil mi? Neden bana versin?

Bir de içimdeki ses susmak bilmiyordu. Aptal, böyle bir fırsat geri tepilir mi? Arkasında ne olursa olsun imzalaman gerekirdi diyordu ve haklıydı. Kesinlikle haklıydı. Tamirhaneyi benim üstüme yapmak. Tamirhanenin benim olması, kirayı ortadan kaldırmakla kalmayıp bütün sorunu çözüyordu.

Gerçekten bir anlam veremiyordum. 'Ya neden?' diye bağırmak geliyordu içimden. 'Neden?' diye haykırmak. Sanki sesli söyleyince anlayacakmışım gibi.

Arıza tespitWhere stories live. Discover now