Bölüm 1

6.2K 402 75
                                    

16 Mayıs 1838, St. Petersburg

Tony ateşi harlayıp demir çubuğu şöminenin kenarına geri astıktan sonra ısınmak için ellerini uzattı. İki aydır St. Petersburg'daydı ve aradığı şeyi bulmak konusunda bir arpa boyu yol katedememişti. Aslında aradığının tam olarak ne olduğunu bilseydi belki şimdiye kadar elinde daha çok bilgi olurdu.

Uyumaya hazırlanmak amacıyla perdeyi çekti genç Baron. Baltık kıyılarında yaklaşan yaz beyaz geceleri de beraberinde getirmişti, gecenin geç vakitlerine kadar hava kararmak bilmiyordu birkaç saat içinde de tekrar aydınlanıyordu. Başta genç adama çok ilginç gelen bu durum şimdilerde uyumasını zorlaştıran bir ayrıntıdan ibaretti.

Konfora çok da alışkın olmayan bünyesi, Rusya'nın lüks anlayışı Avrupa'nın batısındakinden oldukça uzak otellerine kolay uyum sağlamıştı. Herhangi bir süsleme barındırmayan oda Tony'nin ihtiyaç duyacağı her şeyi sağlıyordu. Daha güçlü yanmaya başlayan odunlar tatlı bir sıcaklık yayarken, kızıl ışıklar genç adamın sarışın çehresinde oynaşıyordu. Kapının tıklatıldığını duyduğunda ayağa kalkıp masanın üstünde duran tabancaya doğru uzandı. Çar'ın kuvvetli bir istihbarat ağı vardı ve burada hiç bir zaman güvende değildi. "Giriniz" diye seslendiğinde kapı ivedilikle açıldı.

- Yüzbaşı Simpson. Sizi gördüğüme çok sevindim. Ne kadar oldu? Bir ay mı?

Gerçekten de Rusya'da doğrudan görüştüğü tek bağlantısı olan İngiliz ajanı bir aydır ortalıkta değildi ve bu durum Tony'nin endişelenmesine yol açmıştı.

- Lord Miller, ben de sizi gördüğüme memnun oldum, efendim. Geçen görüşmemizde bulduğumu söylediğim bağlantıları takip ettirdim ve nihayet bir iz üzerinde olduğumuza inanıyorum.

- Mükemmel. Peki buraya gelmeniz doğru mu? Deşifre olacağız.

- Merak buyurmayınız Lordum. Zaten St. Petersburg'u bu gece terk ediyoruz. Aradığımız ipucu Moskova'da.

.............

Yaklaşık yarım saat sonra arabadaydılar. Arabacının normalin üstünde bir hızla sürdüğü atlar, yolcuların kuvvetle sarsılmasına yol açıyorlardı. Tony millerce mesafeyi geride bırakırlarken konuşmayı sevmeyen bir yol arkadaşına sahip olduğu için minnettardı. McCoy'un adamları içinde Rusya'yı en iyi bilenlerden biri olan Benedict Simpson ağırbaşlı mizacıyla Aldeby Baronuna uyum sağlıyordu.

Şubat başında birlikte çıktıkları yol onları Mart ortalarında St. Petersburg'a getirmişti. Tony kendini seyahate çıkmış bir asilzade olarak tanıtıp şehrin kalburüstü aileleriyle tanışırken Simpson şehirdeki bütün bağlantılarıyla iletişime geçiyordu. Bir ay kadar önce Moskova'ya geçmişti ve bulduğu izi birlikte sürmek için Tony'yi almak üzere geri dönmüştü.

Tony güneye doğru gittikçe havanın karardığını fark ediyordu. Petersburg'da tanıştığı yazar Gogol'un hediye ettiği Taras Bulba adlı kitabı çat pat Rusçasıyla anlayamadığı için Simpson'a vermişti. Genç adam da arada dikkat çekici bulduğu cümleleri kendisine tercüme ediyordu.

- Şu cümleye bakınız Lordum.. 'Yiyecek ekmek bulamayanlar, savaşa süslenerek geldiler..' İlginç, değil mi?..

- Evet, bence de öyle.. Heyecan verici bir cümle. Mareşal Hazretleri de her zaman bir ordunun hasmına mümkün olan en gösterişli haliyle görünmesi gerektiğini söyler. Bu kitap Alexandra'nın hoşuna giderdi, keşke lisanımıza bir an evvel tercüme edilse.

- Bence daha çok Mareşal Hazretleri'nin hoşuna giderdi.

- Ah, ondan hiç şüphem yok..

................

KARDELEN VE HERCAİ Where stories live. Discover now