Bölüm 21

2.6K 352 506
                                    

+18 Uygunsuz ve kötü örnek oluşturan çok ayıp içerik.. Benden söylemesi.. Sonra ay biz bir şey okuduk, neydi kızım bu falan demeyin..

Bir anda bulutların arasından çıkıveren ayın ışığında ilk fark ettiği şey korkunç kralın canlı ve ışıltılı bakışlarıydı. Bu parlak ve gönül çelen gözler Veronika'nın istemeden de olsa ilgisini çekmişti. Acaba o dehşet kıyafetinin altında nasıl bir adam vardı?..

- Yine mi sen?

- Evet, elbette.. Neden beni o duvar dibinde terk ettin acaba? Düşünceli bir insan olarak belki o kadar şeyi taşımakta zorlanırsın diye peşinden gelmesem buraya saklandığını göremeyecektim.. Hemen içkimi alıp yanına geldim tabii.. Ben senin gibi vefasız değilim.. Biz Louisler böyle sıkıcı bir baloda birbirimize destek olmalıyız..

- Sen bana destek falan olmuyorsun, kendim için seçtiğim yiyeceklerimi yiyorsun.. O tartöleti istiyordum, onu çok beğenmiştim..

Louis elinde kalan küçük parçanın üzerinde inceleyen bakışlarını gezdirdi sonra diğer Louis'ye uzattı..

- Bunu mu istiyorsun? Al ye..

- Onu ısırdın!..

- Benden iğreniyor musun?

- Seni tanımıyorum bile!..

Veronika'nın sesi kontrolsüz şekilde tiz ve yüksek perdeden çıkınca genç kız cinsiyetinin belli olacağı korkusuyla bir anda sus pus oldu. Bu berbat peruklu şımarık adamın kız olduğunu anlamasını istemiyordu. Fakat belki de geç kalmıştı.. Adamın gözlerinin ani bir dikkatle kısıldığı maskenin ardından dahi belli oluyordu..

Louis elinde kalan tartöleti ağzına attıktan sonra krema bulaşan parmaklarını tek tek yaladı.. Gözleri Veronika'nın üstünde tepeden tırnağa dolaşıyordu. Genç kız adeta hipnotize olmuştu. Bakışlarını erkeğin kendisininkilerden daha bakımlı görünen ellerinin biçimli parmaklarından ve onları kavrayan dudaklarından alamıyordu. Karnından başlayıp boğazına doğru yükselen tuhaf bir his içini kupkuru yapınca ani bir nefesle kendine gelmeye çalıştı.

Genç kızın aldığı derin solukla gerilen ceketi erkeğin bütün dikkatini üzerine çekti. Gözleri tuhaf bir ışıltıyla parlayarak kırmızı ceketin göğüs kısmında gezinirken parmaklarını üstündeki pelerinin astarına sildi ve boynundaki ipi çözerek o ağır kürklü şeyi omuzlarından attı. Vera, erkeğin hınzır bir gülümsemeyle kıvrılan dolgun dudaklarına ve yere düşen pelerine dehşetle baktıktan sonra oturduğu duvardan dikkatle yere indi. Aynı anda başındaki peruğu da çıkartıp pelerinin üstüne atan genç adam sarı saçlarını geriye doğru parmaklarıyla düzeltti. Şimdi karşı karşıya duruyorlardı. Veronika güm güm atan kalbine anlam veremezken yanan yüzünü kaldırıp gözlerini erkeğinkilere dikti.

Adam sarışındı, beyaz tenliydi.. Beyaz maske yüzünün yarısını kaplıyordu ama görünen yarısı genç ve yakışıklı bir erkek olduğunu düşündürüyordu Veronika'ya.. Peruk ve pelerin gidince üstündeki beyaz ceketiyle bir masal prensi havasına bürünmüştü adeta.. Boyu kendisininkinden birkaç parmak uzun, bedeni Anton ya da Dunsborough gibi heybetli olmasa da biçimliydi. Erkek, içtiği romlu içkinin kokusuyla karışık teninin kıza garip bir biçimde hoş gelen rayihasını hissettirecek kadar yakınına girdiğinde Vera onun etrafından dolaşıp kapıya ulaşmaya çalıştı fakat bu nafile bir çaba oldu çünkü genç adam zarif bir hareketle kızı dirseklerinden kavrayıp kapının geniş kanadının ardında kalan gölgelere doğru çekti.

- Bakalım burada neler varmış?..

Adamın aynı anda hem oyuncu hem tehlikeli hem de iç gıcıklayıcı olmayı başaran kısık sesi Vera'nın kulağını yakıp geçti. Elleri ne sert ne de hoyrattı, tüy kadar hafif dokunuyordu ama genç kız felç inmiş gibi hareketsiz kaldığından o ellerden kurtulmak için hiçbir şey yapamıyordu. Dirseklerini bırakıp kalçasını iki yanından kavradı. Ceketin altındaki kıvrımlarını hissetmeye yetecek kadar baskı uygulayarak yavaş yavaş yukarı doğru çıkıyordu. Kelimeleri ağzından güç bela çıkartan Veronika onu engellemek istedi.

KARDELEN VE HERCAİ Where stories live. Discover now