Bölüm 25

2.6K 341 417
                                    


Beş çayından önce Cozette ve Mary Lou tarafından süslenmekte olan genç kız Dük onu aşağıya vaktinden erken çağırınca şaşırdı. Neyse ki hazırdı ve aynaya baktığında gördüğü şeyden memnundu. Bu iki cadı hizmetçinin kendisini renkli papağanlara benzeteceklerinden endişe etmişti ama bebek mavisi elbisesi, abartıdan uzak şık topuzu ve incileriyle gayet makul görünüyordu. Sadece kıyafetin göğüs dekoltesi birazcık fazla gibiydi ama bir gün önce elbiselerinin dekoltelerini kapattırmak için kimden yardım alabileceğini sorduğunda Sandra onu hepsini daha da açtırmakla tehdit etmişti. Sabah Bayan Hickman da benzer bir tepki gösterince çaresiz katlanmaya karar vermişti Veronika..

Mareşal Hazretleri çalışma odasındaydı ve içeride bir sürü insan ayakta dikilmiş öylece bekliyorlardı. Kısa bir reverans yapan kız Dük'ün gösterdiği yere oturdu. Bu adam artık resmen babasıydı, buna alışması bir gün mümkün olacak mıydı acaba?

- Gel kızım, bu beyler ve hanımlar öğretmenlerin.. Seni sosyeteye hazırlamak için buradalar, senin de uyumlu bir öğrenci olacağından hiç şüphem yok..

Veronika'nın kapalı dudaklarının arasından müphem bir 'hmmm' sesi çıktı ama aslında tek düşündüğü oradan arkasına bile bakmadan kaçmaktı. Dük'ün bakışları alaycıydı ama oyalanmadan takdim faslına geçti. Bir el işaretiyle hocalar sırayla kendilerini tanıtmaya başladılar. Zarafet öğretmeni, İngilizce öğretmeni, Fransızca öğretmeni, matematik ve muhasebe öğretmeni, Westminster Katedrali'nden bir papaz yamağı.. Bunca insanın ismini bile aklında tutamazdı.. Arada önemsediklerini Dük bizzat takdim ediyordu.

- Bay Schwarz merhum eşimin, oğlumun ve gelinimin piyano hocasıydı, şimdi sıra sende..

- Piyano da mı öğreneceğim?

- Eh, senden çok bir beklentim yok açıkçası.. Hangi tuşun hangi nota olduğunu öğrensen kafi..

- Ben keman çalıyorum..

- Sen keman çalmıyorsun Veronika. Yağlanmamış bir kapıyı açıp kapatsam senden daha iyi keman çalmış sayarım kendimi. Lütfen o kemanını göm.. Ya da annemin hatırası diye muhafaza etmek istiyorsan sakla. Öyle bir yere sakla ki koyduğun yeri unut.. Sesi sarayın her köşesinden duyuluyor, korkunç..

Genç kız bunca insanın önünde aşağılanmaktan ötürü kıpkırmızı olmuş ve cevap veremeyecek kadar sinirlenmişti. Neyse ki olgun ve sevimli görünüşlü Bay Schwarz makul tavırlarıyla ortamı biraz yumuşattı.

- Eminim o kadar kötü değildir Dük Hazretleri.. Biz Leydimle hem piyano hem de keman çalışırız..

- Benden uzakta çalışın.. Gidin Serpentine kıyısında keman çalın da işsiz güçsüz aylaklar oradan ayaklarını kesip daha faydalı uğraşlar bulurlar belki.

Zarafet öğretmeni olan süslü bayan tiz sesiyle itiraz etti.

- Aman efendim, Serpentine Gölü kıyısında piknik yapanlar ekseriyetle Londra'nın en aristokrat çevrelerine mensup gençleri..

- Kesinlikle, işsiz güçsüz aristokrat aylaklar..

Veronika'nın öfkesi yerini kayıtsız bir alaycılığa bırakmıştı.

- Bu aristokrat aylaklar aynı zamanda bekar mıdır saygıdeğer babacığım?

- Çoğu..

- Ah, mükemmel.. O zaman keman çalmak için gerçekten ideal bir yermiş. Umarım dediğiniz kadar kötü çalıyorumdur.

Dük bir kahkaha attı.

- Sen hiç merak etme sevgili kızım, çeyizin duyulduğunda o aylaklar ceplerini kulak tıkamak için pamukla doldurup yine gelirler sana talip olmaya.. Bak sana en çok seveceğin hocanı göstereyim.. Bay Morrison, çok değerli bir kılıç ustasıdır.

KARDELEN VE HERCAİ Where stories live. Discover now