Bölüm 43

2.4K 338 366
                                    


Yazmış bulunduğum kadarıyla yayımlıyorum, düzeltme falan da yapamadım, inşallah yanlış bir şey yoktur. Artık Corona kafasıyla elimizden ne gelirse onu yazıp okuyacağız. Ara vermek istemiyorum çünkü kafamı dağıtmaya çok ihtiyacım var, sizin de vardır zannımca ama ilerleyen haftalarda gecikmeli ya da kısa bölümler olabilir bu koşullarda. Sizi seviyorum, kendinize çok dikkat edin, dışarı çıkmayın, inşallah bu illet de geçip gidecek hayatımızdan.. ❤️❤️❤️🦠🦠🦠🌹🌹🌹😍😍😍

Victor kolunu tutan elin sahibiyle karşılaşmak üzere döndüğünde Dunsborough ile burun buruna geldi. Zamanında kendilerinden küçük sınıflara türlü eziyetler yapan öğrencilerin başını çeken bu zorba pisliğin elinden kurtulmak için defalarca öğretmenlerinin ya da Edward'ın ardına saklanmak zorunda kalmıştı ve o korku dolu zamanları da unutması pek mümkün değildi. Yıllardır muhatap olmak zorunda kalmadığı bu lüzumsuz şahıs şimdi kendisinden ne istiyor olabilirdi ki?

- Lady Welles'ten uzak duracaksın Cummings. Sen araya girene kadar kendisiyle bir ilişkimiz vardı ve evlenmek üzereydik biz..

Dişlerinin arasından tıslayarak tekinsiz bir ifadeyle konuşan ve boy avantajını kullanarak hasmının üzerine gelen adam Victor'ı korkutmuştu korkutmasına ama öfkesi ağır basıyordu şu an. Dunsborough hakkında bildiği Veronika'ya talip olduğu ve reddedildiğiydi ama sevgili olduklarına dair bir şey duymamıştı.

- Nişanlım hakkında bu şekilde konuşmaktan seni men ederim Dunsborough. Sen kimsin ki Veronika'yla alakan olduğunu iddia ediyorsun?

- İddia değil, gerçeğin ta kendisi. Madeira'da tanıştığımızı ve ona kur yaptığımı sana anlatmamış sanırım. Burada da görüşüyorduk ve Dük Hazretleri'nin onayını da almıştık ama sonra nasıl olduysa seninle nişanlandı. Belli ki kızı namussuzca zorlayıp seninle evlenmek mecburiyetinde bıraktın Cummings ve ben bunun için seni doğduğuna pişman edeceğim.

- Ne diyorsun sen lanet olası?! O saçma sapan laflarını da alıp defol buradan. Sana tahammül etmek zorunda değilim.

Holde yükselen sesler insanların merakla yaklaşmasına sebep olmuştu. Victor gözünü hasmından ayırmadığı için kim olduklarını ayırt edemese de kalabalığı hissediyordu. Dunsborough ise pervasızca işaret parmağını Victor'ın göğsüne doğru uzattı ve adeta haykırdı.

- Sen Victor Cummings sevdiğim kadına el uzattığın için ölmeyi hak ediyorsun ve ben senin cezanı kendi ellerimle vereceğim. Bana bak ve kendi sonunu gör. Şimdi eceline hazırlanman için sana şafağa kadar vakit tanıyorum...

Victor'ın kulakları uğulduyordu. Evet, lanet olsun, korkuyordu, korktuğunu inkar edemezdi. İşte şimdi düelloya davet edilmek üzereydi hem de silahşörlüğü dillere destan biri tarafından.. Bu berbat kabustan nasıl kurtulacaktı? Kaçsa mıydı? Ama kaçarsa Veronika'yı bu aptal herife mi bırakacaktı? Veronika'yı uğruna ölecek kadar seviyor muydu?

- İyi olan kızı alır! Victor Cummings, seni düelloya..

Zaman adeta yavaşlıyor, Dunsborough'nun lafları kulağına boşluklarla tek tek çalınıyordu. Demek ki ömrün son saatleri böyle geçiyordu. Öleceğini bilmek ne garip bir duyguydu.. Victor bütün cesaretini topladı. 'Kabul ediyorum' demeye hazırlanarak başını kaldırıp sırtını dikleştirdi. Veronika neredeydi acaba? Uğruna ölümü göze alarak nasıl cesur durduğunu görse belki kendisini kızlara kur yapmakla itham ettiğine pişman olurdu. Onu unutur muydu ki? Uğruna ölüme giden bu zavallı aşığını anılarda bırakıp hayatına devam eder miydi?...

Dunsborough tam düello lafını ağzında şekillendiriyordu ki bir anda kafasında patlayan bir vazoyla yere yığıldı. Etrafta bir an kesif bir sessizlik oldu. Ne olduğunu kavramakta güçlük çeken insanlar şaşkınlıkla bakıyorlardı. Nihayet birkaç kişi vazonun durduğu merdivene doğru koşup bakmayı akıl etti ama kimseyi göremediler...

KARDELEN VE HERCAİ Where stories live. Discover now