Bölüm 22

2.5K 362 333
                                    

10 Mart 1839, Londra

Harley Caddesi'ndeki evde yoğun bir heyecan yaşanıyordu, en azından kucağında başındaki tek tük kırmızı saçları birkaç bukle halinde kıvrılmış küçük kızı ve peşinde dolanan köpekleriyle kabul salonunda volta atmakta olan Sandra fazlasıyla heyecanlıydı.. Evdeki diğer kişilerin duyguları daha farklı olabilirdi. Sanki ilk kez misafir ağırlayacaklarmış gibi Markiz Hazretlerinden bir sürü talimat almış olan kahya ve hizmetkarlar tedirgin, Dunsborough'nun aylardır sık sık sorduğu Veronika'yı karşılamak için gelecek kadar hevesli bir damat adayı oluşundan ötürü Dük Hazretleri memnun, günahı kadar sevmediği işgüzar ve yalaka Baronun evinin salonuna çöreklenmiş olmasından dolayı Arthur sinirliydi. Elbette bu kadar yoğun duygu yaşanan bir evde bebekler gergin olabilirdi. O yüzden annesinin kucağındaki Kitty ve dadısının kucağındaki Jon'u ara sıra ağladıkları için kimse suçlayamazdı..

- Alexandra, neden torunlarımı odalarına göndermiyorsun? Burada huzursuz oluyorlar..

- Huzursuz değiller Dük Hazretleri, dayıları ve tey.. Iıı.. Veronikaları ve tabii Elenaları geleceği için heyecanlılar sadece..

Lady Hayes oturduğu yerden uzanıp Jon'u kucağına istedi. Dadısının kollarının arasına dikkatlice bıraktığı bebek kadının hiç sahip olamadığı evladının yerine koyabileceği bir gönül yoldaşı olmuştu. Ona kalsa küçük Catherine Mary'yi de aynı tutkuyla severdi ama annesi Kittysini ısrarla kimselere vermiyordu.

Sandra volta atmaktan sıkılıp kocasının yanına oturunca gezinmekten hoşlanan Kitty sızlanmaya başladı. Dük ilerlemiş yaşına rağmen parmak ısırtan bir çeviklikle ayağa kalktı, itiraz kabul etmeyeceği çok net bir ifadeyle gelinine yaklaştı ve küçük kızı kucağına alıverdi. Sandra'dan hırçın bir itiraz nidası yükseldiğinde kaşlarını çatarak ters ters baktı ve bakışlarıyla son derece uyumsuz hüzünlü bir sesle "Ömrünün sonuna gelmiş bir adamın torununu sevmesine engel olmaya vicdanın nasıl elveriyor?" diye sordu.. Adamın ömrünün sonunda falan olmadığını salondaki herkes bilse de genç kadın tanıştıkları günden bu yana kendisine öz babasından görmediği ilgi ve şefkati bahşetmiş olan bu adama karşı vefasızlık yapamadı.

- Boynunu dikkatli tutun..

- Herhalde bebek tutmayı yeniyetmelerden öğrenecek değilim. Koca diye yanında gezdirdiğin adamın boynunda bir kusur görebiliyor musun?

Karı koca şüpheyle birbirlerine baktılar. İkisi de Dük'ün Arthur'u bebekken kucağına almış olabileceğine ihtimal vermiyorlardı ama delil yetersizliğinden dolayı susmayı tercih ettiler. Görünen o ki adam bebek kucaklamak konusunda gayet başarılıydı ve halinden memnun küçük kız dişsiz ağzıyla gülücükler saçıyordu. Sandra'nın köpekleri, Romus ve Julie sahiplerinin aylardır boş kalmamış olan kucağına coşkuyla tırmanınca genç kadın bir kahkaha attı ve uzun zamandır ilk kez kendini biraz rahatlamış hissetti.

Kapı açıldı ve Anton peşinde iki genç hanım olduğu halde salona girdi. Sandra aniden ayağa kalkınca Chihuahua cinsi sevimli köpekler neredeyse düşüyorlardı ama kendilerine her zaman müşfik davranan Tony'ye karşı sevgi gösterisinde bulunma şansına karşılık bu küçük kazayı göz ardı ettiler.

Tony, Dük Hazretlerine kısa bir reverans yaptıktan sonra kızkardeşine sarıldı. Alexandra da ağabeyine coşkuyla sarmıştı kollarını ama bakışları Veronika'ya takılmıştı. Vera ve Elena kucağında torunu olduğu halde kendilerini inceleyen Dük'ü hanım hanımcık reveranslarıyla selamlarlarken Sandra kontrolsüz bir şekilde gözyaşlarına boğuldu..

Veronika'nın eli ayağı birbirine karıştı. Dunsborough, orada ne işi vardıysa artık, ve tanımadıkları diğer kadının önünde Sandra ile kardeş olduklarını belli edemeyeceklerini biliyordu ama kızcağız ağlamaya başlamıştı ve ona sarılmaktan başka hiçbir şey düşünemeyen Vera kaskatı kesilmişti. Neyse ki olaylara tam zamanında müdahale etmek konusunda kimsenin eline su dökemeyeceği Demir Dük oradaydı ve duruma el koydu.

KARDELEN VE HERCAİ Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz