kıvırcık

98.6K 4.8K 393
                                    

Masadan kalkınca elimde telefon ne tarafa gideceğimi bilmeden etrafıma bakındım. Sağ tarafımdaki kapıyı görünce direkt oraya doğru yürümüştüm. Zaten burası da mutfaktı içeride ki çalışan kadını görünce geri dönecektim ki bahçeye çıkan çıkış kapısını görünce vazgeçerek hızla yürüdüm. Kapıdan çıkarken de telefon kapanmasın diyerek telefonu açmıştım.

"Bir saniye Uğur..." Bahçe kapısından dışarıya çıktığımda bahçenin ne kadar güzel olduğunu fark ettim. İnsan nezaketen evi gezdirirdi değil mi ama nerde bunlarda o incelik değil mi? Kendime uygun bir alan bulunca durup "Şimdi müsaidim..." Kısaca ne söyleyeceksen söyle demek istemiştim.

"Bahar, dün kaç defa aradım mesaj attım neden hiçbirine geri dönüş yapmadın."

"Dün annemlere arayıp konuşmuştum Uğur sende yanlarında değil miydin?" Onun sesini de duyduğuma emindim.

"Bak güzelim tanımadığın şehirde yabancısı olduğun insanlarla birliktesin bizimle sürekli iletişim halinde olmalısın ki seni kimsesiz sanmasınlar beni anlıyorsun değil mi?"

"Bak sen demek yabancısı olduğum şehirde bir başınayım ve bu senin aklına şuan mı geldi? Uğur sen beni elin adamıyla zorla evlendirdin şimdi bana hiç akıl vermeye kalkışma." O anda beni izleyen birinin varlığını hissedince bahçe kapısına doğru baktım. Bora emin adımlarla benden tarafa doğru geliyordu. "Şimdi kapatmam lazım seni daha sonra arayacağım." Diyerek telefonu yüzüne kapatıp arka cebime koydum.

Bora hiç durmadan yanıma gelirken yanıma gediğinde ise kolumdan tutarak "Gel benimle."diyerek kolumdan çekiştirmeye başladı. "Ne oluyoruz ya ne yapıyorsun?"

"Benimle yağlı yuğlu konuşmada yürü..." Kolumu ondan kurtarmaya çalışsam da kolumu daha fazla ağrıtmaktan başka hiçbir şey olmuyordu. Az önceki olduğum yerden daha kuytu noktaya çekerek beni duvara doğru iteklemiş bende kolumu ondan kurtarınca ağrıttığı yeri sıvazladım. "Kimdi o..."

"Kim kimdi ya ne saçmalıyorsun?" Sanki köşe başlarında elin oğlanlarıyla yakalamış edasında hesap soruyordu. Sinirle üzerime bir adım daha atınca duvarla onun arasında sıkışıp kaldım.

"Birincisi yağlayarak konuşma ikincisi de telefonunda kayıtlı olan yakışıklı kimdi?" Ha şimdi anladım derdini... Ben ağzımı açmadan gözleri saçıma gidince "Bu aptal havluyla neden ortalıkla dolanıyorsun?" Diyerek bir hışımla da saç havlumu çekmişti. Islak saçlarım yüzüme dökülünce savurtarak arkama attırdım.

"Ne yapıyorsun ya..." Son anda ya dediğim için susup "Ne hakla havlumu çekersin saçım henüz kurumadı."

"Tek derdimiz senin ıslak saçların mı? Sana yakışıklı kim diye sordum bir daha sormam." Sesini yükseltip bağırınca yutkundum. Aslında benim kızıl saçlarım şu dünya üstündeki en önemli konu demek istemiştim diyemeden "Senin kız kardeşin telefonunda nasıl kayıtlı Eda diye mi?"

"Evet..."dediğinde devam edecekti ki ben kime ne diyorum diye düşündüm. "Uğur Abimi öyle kaydetmiştim ne var bunda istediğim kişiyi istediğim şekilde kaydederim sen bana hesap soramazsın..."

"Bal gibi de sorarım kıvırcık bal gibi de sorarım sen benim soyadımı taşıyorsun ve burası benim çöplüğüm. Sende ona göre ayağını denk alacaksın. Bundan sonra yok yakışıklıymış yok canımmış ben bunları bilmem. Benim soyadımı taşıdığın sürece attığın her adımı en az iki kez düşünüp atacaksın yoksa olacaklardan ben mesul değilim."

Bildiğin beni tehdit etmişti. Bu erkeklerin sahiplenme arzusu beni öldürüyordu. "Bitti mi tehditlerin... Bittiyse gitmek istiyorum." Bora geri çekilince burnunu çekiştirip sırtını dikleştirdi.

"Git..." Adama bak ya bir dövmediği kaldı. Bende başımı dikleştirince gözüme ileride duran koltuklar çarptı. Hava da güneşli olduğuna göre burada oturup saçımı kurutabilirdim. Eğilip yerdeki havlumu aldığımda o tarafa doğru yürüdüm.

"Nereye gidiyorsun kızıl?" Cehennem demek isterdim ama senin için yanmaya niyetim falan yok. "Güneşlenip saçımı kurutacağım itirazın mı var?"

"Hava bu gibi saçını kurutmak yerine kafayı üşütmeyesin..." Merak etme bundan daha fazla üşütük olamam... İnatla en köşeye oturup bana bakan adama gözlerimi diktim. "Saç kurutma makinem yok kuruyana kadar buradayım asıl sen üşütme de içeriye gir..."

Ya sabır çeken adam benden tarafa yürüyerek "Evde zaten bir ergen varken ikincisi de başıma kalakaldı..." Yanıma gelip kolumdan tutunca "İyi alıştın he koluma yapışmayı bırak burada kalacağım."

"Kızım delirtme adamı söylerim Eda'ya kurutma makinesini verir sende yarın gidip yenisini alırsın hadi kalk bir de başıma hasta olma..."

"Bırak ya ben o kızın hiçbir şeyini kullanmam."

"Kalk dedim lan çıldırtma adamı..." Öyle bir bağırdı ki korkuyla yerimden sıçradım. "Benimkini veririm kullanırsın oldu mu?" İyi canım ille de hasta olma diyorsan bende seninkini alırım.

"Oldu..." Dediğimde kolumu bırakıp yürü dedi. Bende omuz silkerek önden önden yürümüştüm. Mutfaktan geçip salona girdiğimde Eda Hanım ve Emre sohbet ediyordu. Beni görünce ikisi susup şaşkınca baktı.

"Yenge senin saçlar kıvırcık mıydı? Abi yaşadın he kıvırcık kızıl saçlı kızların olacak..." Bence gözlerimde renkli olsaydı tam olabilirdi. "Bu arada yenge saçların gerçek kızıl mı hiç boya gibi durmuyor."

"Evet, kendi rengi bebekken gözlerimde maviymiş de sonradan kahveye dönmüş..." Derken yanlarına geçip oturdum. Bora da oturunca "Peki, çiller onlar hiç geçmiyor mu?" Bu kız bana laf mı sokmuştu.

"Evet, tatlım onlar da orijinal öyle herkes gibi her gün boya fıçısının içine düşüp düşüp çıkmıyorum." En azından saçlarım seninki kadar çirkin değildi. Biraz samimi olsam Allah rızası için saç rengini değiştir derdim.

"Kızlar... Kızlar bu akşam dışarıya çıkalım mı? Abi sen ne dersin yengemizin gelişi şerefine yemek yer miyiz?"

"Emre Abi zorlama istersen belki yengemizin akşam için özel kıyafeti yoktu." Yok, ben kızı yolarım.

"Eda, zorlamasan mı?" Abisi uyarsa da omuz silkerek kollarını göğsünde birleştirmişti. Aslında yalan da değildi. O evde bile şık giyinirken ben yanında sokak çocuğu gibiydi. Gidip alsam desem yanımda para falanda yoktu.

"Düşündüğünüz şeye bak yengem isterse ben onu alışverişe götürürüm. Olur, mu yenge gider miyiz?" Bende isterim de yanımda para falan yok. Bora benim yerime cevap verince rahatlamıştım.

"Emre, ben Bahar için kart çıkaracaktım. Bahar'ın kartı çıkana kadar benim yedek kartımı ver de onunla idare etsin olur mu?"

"Gerek yok ben kartını falan istemiyorum."

"Seni son kez ikaz ediyorum Bahar, sen benim karımsın ve ben bu evde ne söylersem onun üstüne söz yoktur. Bu evde benim kurallarım benim param benim sözüm geçer anlaşıldı mı Bahar, anladın mı Eda..."




Şu hayatta herkes mutlu sonu hak eder. Sadece inanın....





KIZIL  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin