Nerelerdeydin

78.5K 4K 213
                                    

  Boşanalım dediğim anda ani frenle öne savrulup kendimi tekrar geride bulmuştum. Emniyet kemerim takılı olmasaydı belki de kendimi cama yapışmış vaziyette bulabilirdim. Bora'nın bu ani hareketiyle el,m kalbime gitmiş kendime gelmeye çalışmıştım o da zehrini kusmaktan geri kalmamıştı.

"İşte bu! İşte bu sonunda foyan ortaya çıktı küçük hanım nasıl da hemen balıklama atladın demek zenginlik bu kadar gözünü boyadı..." Arkadan korna sesleri yükselirken Bora arabaya tekrar çalıştı bende ne saçmaladığını sordum. Ne foyasından ne zenginlik sevdasından bahsediyordu. Arabayı kenara park eden Bora emniyet kemerini çözerek tamamen bana döndü.

"Neyden bahsediyorum öyle mi? Senin para aşkından sana boşanırsak alacağın nafakadan bahseder etmez sazan gibi atladın. Ne sanıyorsun senin gibi paragöz birine milyon dolarlık nafaka ödeyeceğimi mi?" Bora sinir küpüne dönerken ben hala idrak edememiştim.

"Sen ne saçmalayıp duruyorsun benim gözümün senin paranı gördüğü falan yok ben sadece özgürlüğümü istiyorum şu saçma evcilik oyununa son vermek istiyorum..." Bora başını olumsuz anlamda sallarken ben ne düşündüğünü hala kestiremiyordum. "Bak ne düşünüyorsun bilmiyorum ama ben para falan istemiyorum söz ayrılırken nafaka falan istemem. Hatta sözleşme bile yapabiliriz..."

"Yemezler bir kere senin gerçek yüzünü gördüm ben yemezler..." Bora önüne dönüp direksiyonu sıkınca ya sabır diledim. Ah salak Bahar neden öyle bir anda atlıyorsun.

"Ya sen az önce boşanalım demedin mi bende kabul ettim. Hem zaten benim okul bitince boşanmayacak mıydık?" İşte bu beklemiyor gibi bana dönünce kaşları biraz daha çatıldı.

"Nasıl iki yıl sonra? Sen mezun olduğunda mı? Sen neden böyle bir şey söyledin?" Ne öğrenmeye çalışıyordu bilmiyorum ama beni tamamen yanlış anladı.

"Ben mezun olunca yani kendi ayaklarımın üstüne basmaya başlayınca zaten bu saçma evliliğe son verme kararı almıştım. Bora istersen yarın boşanma dilekçesi verebilirim. Hem ailemin dahi bilmesine gerek yok. Gizli saklı boşanır bende bir yurda falan yerleşirim sende bana daha fazla tahammül etmezsin."

"Bu mu? Sadece bu kadar mı? Başka bir şey bilmiyor musun?" Ne saçmalıyordu bu adam neyi bilmiyor muydum? "Ne öğrenmeye çalışıyorsun benim neyi bilmem gerekiyor... Tabi ya şimdi anladım."Bu kesin beni oralarda aldatmıştı. Acaba gerçek karı koca olmayınca aldatmaya giriyor muydu?

"Neyi anladın Bahar neden sır gibi konuşuyorsun?" Yüzsüz bir de seni aldatmadım falan demişti. "Beni oralarda başka kadınlarla aldattın değil mi? Bu sözden ne biliyorsun diye sorgulayıp duruyorsun?"

"Kızım ne saçmalıyorsun aldatsam senden mi korkacağım aldattım derdim." Bora arabayı çalıştırınca en son nerde kaldığımızı unutmuştum. "Şimdi ne olacak?" Onca bağırış çığırış boşa değildi demi bir sonuca varmamız gerekiyordu.

"Sen mezun ol söz boşanacağız şimdi konuyu kapat çünkü sana olan tahammül kotamın bir aylık süresini çoktan aştın..." Sana şeyine de diyip küfür etmek gelmişti içimden de etmemiştim. Araba çalışınca gözlerimi kısıp konuşmaları bir kez daha gözümün önünden geçirdim.

İyi ama bu adam benimle neden evlenmişti. İki yıldır düşünüyorum ama bir sonuç elde edemedim. Tamam, babamın borcuna karşılık olduğunu biliyordum da Bora'nın burada çıkarı olması gerekmiyor muydu? İlla ki olmalıydı değil mi? Hani benden faydalansa... Bu cümle tam olmadı. Yani karı koca ilişkimiz olsa ya da bir sebepten ötürü evlenmiş olsa borcunun karşılığını çıkarmış benimle evlendiğine değmiş olacaktı. Değil demek adam ekstran benim bütün giderlerimi ödüyordu.

Eve geldiğimizde ilk iş odama girip üstümdeki saçma elbiseden kurtuldum. Eve gelmemiz gece yarısını çoktan geçtiğinden bende üstümüzü değiştirir değiştirmez yatağa girdim. Telefonu elime aldığımda sessizde olduğunu fark ettim. Günlük rutin olarak annem aramış da Eda neden defalarca aramış... Neyse sabah bunu öğrenirdim. Okula gitmek için alarmı kurduğumdan alarm çalar çalmaz uyandım. Okul için hazırlandığımda gitmeden önce Bora ile konuşmak için bir heyecan kapısına kadar gelip kapıyı iki defa tıklattım.

Tam gideceğim sırada gel sesiyle kapıyı hafif aralayarak başımı uzattım. Bora elinde havlu gözleri kısık b ana bakıyordu. Yaptığım çocukça hareketten vazgeçerek doğrulup içeriye girince kapıyı çektim. "Günaydın."dediğimde "Günaydın hayırdır bir sorun mu var?"

İlla bir sorun mu olması gerekiyor demek istesem de konuyu hiç evirip çevirmeden direkt sordum. "Babanın sana ne kadar borcu vardı?" Gece boyunca aklıma takılan tek soru buydu

"Ne! Of Bahar sabahın köründe kavga etmek için mi geldin?" Elindeki havluyu yatağına atınca askından ceketini eline almıştı.

"Kavga etmeye falan gelmedim. Babama bu soruyu çok sordum ama bir türlü öğrenemedim. Bora lütfen bu evliliğin fiyatını bilmek istiyorum bu benim hakkım..."

"Yüz bin..."

Yüz bin mi? Şaka mı yapıyordu? "Ne demek yüz bin ya babamın böyle bir borcu olduğunu hiç duymadım. Bora bak babam kumar oynamaz içki içmez öyle kötü alışkanlığı falan da yoktu. Sadece abim... Tabi ya abim... Son zamanlarda çok içiyordu. Onun borcu değil mi? Babam bu yüzden sana boyun eğdi."

"İki yıl Bahar, bu konunun üstünden koskoca iki yıl geçti artık nasıl neden evlendiğimizi unut beni de buhran geçirtmeye çalışma. Şu lanet iki yıl nasıl hızlı geçtiyse emin ol yine su gibi akıp gidecekti işte o zaman benden kurtulursun tamam mı?"

"Sen karşında iki yıl önceki çocuk yok. Şimdi bana benimle neden evlendiğini söyleyeceksin? Karı koca ilişkimiz olsa kimseyi bulmadı ilk karşına çıkan kızla evlendi diyeceğim eh o da yok o halde nende evlendin ya neden? Ne olur artık bir cevap vermek bunları düşünmekten yakında kanser olacağım."

"Tamam, ilk ve son kez söylüyorum bir daha da bunu konunun katiyen açılmasını dahi istemiyorum. Bundan iki yıl önce ihaleye girmem gerekiyordu. İhaleye girdim ve kazandım. Tabi kazanmakla iş bitmiyordu. Karşı taraf evli iş adamlarını önemi vurgularken bunu göz ardı edemezdim. Tam o sırada da kaşıma böyle bir teklifle geldiler bende geri çevirmek istemedim oldu mu?"

"Oldu..." Pek fazla inandırıcı olmasa da artık bir şeylere inanmak istiyordum yoksa genç yaşımda düşünmekten ölüp gidecektim. "Sana da rahatsızlık verdim. Kusura bakma." Bu demek değildi ki seni affettim. Bora bir şey söylemeyince aşağıya inip kahvaltıyı tek başıma yapmaya başladım. Bora varken kahvaltıları hep beraber yapardık faka o gittikten sonra herkes kendi uyku saatine göre yapar olmuştu. Tek başıma kahvaltı yaparken Bora da kahvaltıma eşlik etmek için yerine oturdu.

"Emre ve Eda nerde?" diye sorduğunda artık düzenli bir kahvaltımızın olmadığını söylemiş o da bu akşam konuşup halledeceğini söylemişti. Normalde sabah kahvaltım iki üç dakika sürerken Bora olunca uzadıkça uzamıştı. En son unda tıka basa doyduğumu hissedince Bora'ya afiyet olsun diyerek ayağa kalktım.

"Bekle seni okula ben bırakacağım."

"Koruma istemediğimi söylemiştim ben tek başıma giderim." Bora da kahvaltısından kalkınca gidelim diyerek kabadayı gibi önden yürümeye başlamıştı. Adama bak ya istemiyoruz diyorum yürü diyordu. Yeni bir kavga çıkmasın diye söylediğini yaparak arabasına binmiştim. Yolu nerdeyse yarılamıştık ki Bora sonunda ağzındaki baklayı çıkardı.

"Artık beyaz bayrakları çıkarma zamanı gelmedi mi? Kaşlarım çatık ona bakarken devam etti. "Kavga gürültü istemiyorum Bahar, aynı evde yaşıyoruz ve bundan sonra her gün birbirimizin yüzüne bakacağız normal insanlar gibi hep beraber yaşayıp gidemez miyiz?"

"Burada beni kavgacı biri gibi göstermeye mi çalışıyorsun?" Bora öyle bir dönüp bakmıştı ki tırsmadım değil. "Tamam, canım bende kavga etmeye meraklı değilim. Senin de söylediğin gibi olsun kavga yok. Bundan sonra Eda ve Emre'ye nasıl davranıyorsam sana da öyle davranacağıma dair söz veriyorum."




BİRAZ  ARKADAŞ KALALIM MI?


KIZIL  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin