İhanetin bedeli

58.1K 3K 258
                                    

Bir huzur verin be bir huzur! Sürekli birilerin gelip bir şeye ihtiyacın var mı demesinden bıktım. İnsanlarla yüzgöz olmak isteseydim. Gidip bir otele yerleşir buraya gelmezdim. Yine ne istiyorsunuz demek için kapıyı açmıştım ki sesim boğazıma kaçmıştı. Gördüğüm kişiyle kapıyı yüzüne çarpmak için bir hamle yapsam da ayağını kapı aralığına koyarak kapıyı suratına çarpmama engel olmuştu.

"Def ol git buradan yüzünü dahi görmek istemiyorum."

Bora gitmek yerine kapıyı sonuna kadar açıp içeriye girdi. Bende sinirden dişlerimi sıkıp gözlerimi gözüne diktim. Yüzsüz! Hadsiz katil!

"Beni dinleyeceksin Bahar, seni bulana kadar akla karayı seçtim haberin var mı?" Diye sorduğunda pes artık dedim ya buraya ne yüzle gelmişti. Ben senin ağabeyini şöyle mi öldürdüm mü diyecekti... "Bahar düşmanınmışım gibi öyle bakıp yüreğimi dağlama." Demişti. Peki, küle dönen kalbim ne olacaktı. Sana kötü bir haberim var Bora Bey yüreğim sana karşı buz kesti.

"Neden geldin abimin can verirken son sözlerini söylemek için mi?"

Bora kapıyı kapatıp ellerini bana uzatmıştı ki titreyerek geri çekildim. "Kanlı ellerinle bana dokunma..." Üstünde abimin kanı varken benden uzak dur.

"Neden böyle yapıyorsun Bahar, neden tek bir kelime etmeden evden kaçıp buraya sığındın? Ben, Eda, aile üç gündür perişanız neden bize bunu hak görüyorsun? Gelip bana sorsan cevap almayacak mıydın?"

Bu adam daha neyden bahsediyordu ya bu adam katildi. Kim hangi kadın ağabeyinin katiyle medeni şekilde konuşabilir. Yine benim yerimde biri olsaydı seni öldürürdü. "O halde söyle nasıl öldürdün abimi can verirken yüreğin sızladı mı?"

"Kaza... Abinin ölümü tamamen kazaydı."

"Ya kazaydı peki ben? Benimle evlenmemde mi kazaydı? Ne planlıyordun? Önce abisi ölsün sonra da bu saf kızı koynuma alırım..." Sözümü kesmekle kalamayarak bana bir adım daha yaklaşmaya çalıştı. "Sakın bana yaklaşma ne ölüm ölüme ne dirim dirime..."

"Tamam, çok sinirlisin sakinleş öyle konuşalım. Ben sana bütün olup bitenleri en başından anlatırım sende bana hak verince de evimize gideriz..." Bu adamın beyin çarkı çalışmıyordu galiba. Abimin ölümü tamamen kaza bile olsa benim onunla herhangi bir sonum yoktu. Ben onu kalbimden de fikrimden de sildim.

"Yalanlarla kurulu eve değil dönmek önünden dahi geçmem. Ve sen benden boşanacaksın. Senin soyadını biraz daha taşımaya tahammül edemem..." Bora birkaç saniye durup yüzüme bakınca başımı dikleştirerek yüzüne nefretle bakmaya devam ettim. Boşuna dememişler aşk ve nefret arasının ipince bir çizgi vardır diye... Bora'nın bir anda gözleri döner gibi olunca belinden bir şey çıkartıp bana doğrulttu. Silah... Ne yapacaktı şimdi beni öldürecekti. Geri çekilmek yerine biraz daha yaklaştım.

"Vur... Vur da bu ızdırap acı dolu anılarım yok olup gitsin. Vur da senden de iğrenç dünyadan da kurtulayım."

"Ben değil sen beni vuracaksın..." Elime silahı tutuşturunca kaşlarım çatıldı. "Madem bana inancın kalmadı. Madem katilim. Sende düşmanını vur ki şu dünyadan bir pislik silinsin değil mi?"

"Ne sanıyorsun seni vuramayacağımı mı?" Elime tutuşturduğu silahın namlusunu kalbine doğru çevirdiğimde tek bir saniye kuşku duymamıştım. Bu adam beni sevdiğim adam falan değildi. Bu adam düşmanımdı. "Eğer senin katil olduğunu öğrenseydim. İlk daha evlendiğimizin ilk günü kalbinden vurur senden de kurtulurdum... Şimdi..."derken silahın namlusunu yere çevirecektim ki silahı sımsıkı tutarak kalbinde sabitledi. "Ne yapıyorsun bırak ben sen değilim. Ben katil değilim. Bu uğurda her şey olurum ama katil asla!"

"Şaka mı yapıyorum sanıyorsun şaka yapacak kadar iyi miyim? Eğer beni affetmeyeceksen sık gitsin aksi takdirse seni asla bırakmam. Ne seni bırakırım ne de senden boşanırım..."Bu defa da elimi silahtan çekmeye başladım ama diğer eliyle de elimden tutmuş kıpırdamama izin vermiyordu.

"Sen kafayı yemişsin benim düşmanımla işim olmaz. Ölürümde sana yar olmam. Sen benim için artık bir hiçten ibaretsin." Her sözümde o kadar içten söylemiştim ki sadece bunu Bora anlayamamıştım. Ben, bırakmak yerine başını yüzüme doğru eğinde yüzünde daha önce hiç görmediğim kadar ciddiyet gördüm.

"O halde sık!" Demiş. Ellerinden kurtulmaya çalışırken aramızda bir boğuşma olmuştu. Tam ondan kurtuldum derken elimde silah patlamış. Bora'yı gerçekten vurmuştum. Bora geriye doğru sendelerken ellerimin arasından silah yere düşüvermişti. Bora da elini kabinin altına götürdüğünde kan görmemle elimle ağzımı kapatmam bir olmuştu.

Ben henüz kendime gelemezken Bora koltuğa oturup acıyla kıvrandı. Aradan çok geçmeden kapı vurulmaya başlanmıştı. "Bahar hanım... Bahar hanım iyi misiniz?" Elimi ağzımdan çekerken kapıya baktım. Dışarıda kaç kişi vardı bilmiyorum ama çıkmazsam kapıyı kırabilirdi. Yanımda hareketlenme olunca Bora ayağa kalkarak sendeleye sendeleye kapıya gidip kapıyı açmış Açarken de ceketiyle yarasını özenle kapatmıştı.

"Beyefendi silah sesi duyduk Bahar Hanım iyi mi?"

Bora yarı araladığı kapıdan bana bakarak "Bahar Hanım iyi ben silahımı temizlerken küçük bir kaza oldu..." Bu sözlerini can çekişerek söylemişti.

"Yine de Bahar Hanımı görebilir miyiz?" Bora, tabi derken daha fazla ayakta duramıyormuş gibi içeriye doğru yürümüş bende kapıya koşarak iyi olduğumu söylemiştim. "Lütfen dışarıya çıkar mısınız? Her gün gerçekleşen olaylar malum sizin tehdit edilmediğinizden emin olmamız gerekiyor." Bu sözünün üstünde dışarıya çıkıp "Bakın gayet iyiyim. Herhangi bir sorun yok."

"Yine de aynı olay tekrarlanmasın aksi tekdirde polisi aramak zorunda kalacağız..." dediğinde tamam diyerek gitmelerini bekledim. Onlar gidince bende hızla içeriye girip kapıyı örttüm. Bora nasıl becerdiyse üstünden kurtulmuş yarasına bakıyordu. Gözü beni bulunca da "Bir insanlık yap da ilk yardım çantasını getir."demişti. Bende yutkunarak söylediğini yapıp ilk yardım çantası alarak tekrar yanına geldim.

"Normalde seven bir kadının şuan panik atak geçirmesi falan lazımdı. Anlaşılan sen..." Sözünü tamamlayamadan yüzünü buruşturup yarasına baktı. Bende elimdekileri ona uzattım. Çünkü daha fazla kana bakamayacaktım. "Nasıl olduğumu sorduğun için sağ ol sadece sıyırmış. Merak etme benim gibi katil olmayacaksın..." Elimdekileri alınca hemen yanından uzaklaştım. Eğer biraz daha kanayan yarasına bakarsam şuracığa bayılacaktım.

"Bir insanlık daha yapıp bana makas verir misin?" Makas... Makas evde var mıydı? Aklıma mutfak tezgahında ki makas gelince mutfağa gidip makası aldım. Acaba yardım etse miydim? Salona geçtiğimde tek başına bocalayıp duruyordu. Yanına yaklaştığımda kan ter içinde olduğunu fark ettim.

"Makas..."dediğimde bir makasa bir de bana bakmış elimden de makası alınca yüzüme bakmadan konuşmuştu.

"Kendime gelince seni evine Kayseri'ye götüreceğim. Ailenden nasıl teslim aldıysam aynı şekilde teslim edeceğim."






TAHMİNLERİ ALALIM...


#bedel









KIZIL  👑 Where stories live. Discover now