4.Burası Köle Diyarı

6.4K 642 676
                                    

Burası (Lise)
Köle Diyarı

Uzay bahçede gözünü uzaklarda bir köşeye çekmiş varlığını güçlendirir gibi de otururken oldukça dikelip göğsünü şişirmişti. Uzunca bir müddet böyle kaldıktan sonra yanında duran Aslı'dan ses gelmeyince döndü.

Yanında emir beklediği kız çimenlere uzanmış uyuyordu. Gözlerini kocaman açıp şaşkınlık nidaları döktü ağzından.

"Yıah! Yaa!"

Fakat sesinede tepkisine de bir kıpırtı bile alamadı. Aslı hâlâ uyumaya devam ediyordu. Son çare olarak onu dürtmeye başladı.

"Aslı. Aslı. Aslı."

Dürtme daha sonra itmeye dönüştüğünde sonu vurmaya varacağını anlayanan kız gözlerini sinirle açtı.

"Ne istiyorsun? Aslı da Aslı."

"Ben istemiyorum da... Sen bir şey istemiyor musun?"

Aslı sabit bakışlarını ona sunup donuk tavrına zeval vermeden dilini şaklattı. Uzay'ın ağzından kelimeyi almışçasına arkalarından uzanan Yağız Efe hayretler içinde konuştu.

"Why? Niden? Nasıl? Birşey istemiyor musun kölenden?"

Ne ara geldiği belli olmayan ve her girişi dedikoduya malzeme isteği olan Yağız Efe, artık alışılagelmişti. İkiside garipsemedi, sesini çıkarmadı.

Yağız Efe bu sefer daha da merak uyandıran bir soru seçip onların yanına oturdu.

"Ee o zaman ne diye seçtin Uzi'yi!?"

Arkadaşı da cevap vermesi için sıkıştırdı. "Harbi ne diye seçtin beni? Seçmesen şu an ne güzel Maya'nın yanında olurdum."

Aslı derin bir nefes alıp çekingenliği saklamak için zaman kazandı. Daha sonra özgüven içerisinde konuşmaya başladı. Hemde utana sıkıla.

"Ben sizin için neyim?"

Şahsına onlar tarafından bir anlam koyulmasını istedi. Konuşacağı konu öncesi girizgah olacaktı cevapları... Tabi daha aklı başında çocuklara sorsaydı.

"Kızsın."

İki arkadaş aynı anda aynı cevabı vererek sabit düşüncelerini sundular. Aslı'nın beklediği bu değildi, bunu istemiyordu. Bu yüzden kollarını amaçsızca sallayıp bu akılsızlığa katlanamadığı için kendince dövündü.

Onun bu hareketlerine anlam veremeyen iki arkadaş istedikleri cevaba kilitli oldukları için tavırlarına hiç aldırış etmediler bile...

Aslı daha sabırlı olmayı deneyerek bu sefer tane tane ve üç yaşındaki çocuğa anlatır gibi anlattı.

"Ben sizin neyinizim yani!? Mesela siz bana arkadaşsınız..."

Asosyalliği nedeniyle şu zamana kadar hiç arkadaşı olmamıştı neredeyse. Sadece annesi ile gittiği misafirlikteki çocuklar birkaç saatliğine arkadaş olurdu. Annesinin ve abisinin bu durumdan şikayetçi olması nedeniyle dik başlılık edip yanlızlık tercihmiş gibi davranıyordu. Ama aslında onunda canını sıkıyordu.

Bunun içinde baştan beri peşini bırakmayıp, can sıkıcı derecede yapışan Ufuk onun arkadaşı olmaya başlamıştı. Sürekli yan yana olmaları, birlikte vakit geçirmeleri az da olsa bir bağ oluşturmalarını sağlamıştı.

Tabii Ufuk'un yanında olmak demek Yağız Efe'nin; egosuyla, bitmek bilmeyen kendine söylediği övgüleriyle, sürekli edindiği dedikodu haberleriyle ve bitmek bilmeyen Dip Sürme Pisliğiyle de olmak demekti.

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin