20.Burası Gölgeler

1K 189 223
                                    

İyi okumalar...

Burası (Lise) Gölgeler

Bölüm: 20

Masallar gizlide okunmaz. Onları zaten herkes bilir. Tüm masal kahramanları, kahraman olmaktan sıkıldıklarında masalın nasıl olacağını kim bilebilir?

Dünya düzeninde güneşin doğuşu, yenilenmek ve tekrar başlamak gibidir. Kendi benliği ile tekrar başlayan Uzay, sabahın erken saatlerinde evlerinin duvarlarına canlı çıkan sesini değdiriyordu.

"Abla hadi okula geç kalacağız!"

Güneş başını yorgandan çıkarıp duyduğu cümlenin hayal olmadığına emin olmak istedi. Gerçekten uzaklaşan her şeyi hayalin kucakladığını sanır insanlar. Uyku mahmurluğunu şaşkınlık kovaladığında Güneş'in gözleri etrafta daha diri geziyordu. Anlam veremeyerek kendi kendine mırıldandı. "Mal Çocuk, için okul ne zamandan beridir geç kalınan bir yer oldu?"

Uzay kapıyı çalmadan hışımla girip yataktan kalkmamış ablasına sitem etti. "Sen daha yataktan çıkmamışsın!" Her şeyin anının beklemesi gibi uzun soluklu sabır sistemine karşı olan Uzay, tüm duyguları yaşamak için hep acele ederdi.

Güneş, karşısında okul üniformasını ilk kez düzgün bir şekilde giymiş, sırt çantasının iki kolunuda geçirmiş kardeşini görünce rüyada olduğuna emin oldu.

Uzay, asla böyle disiplin içerisinde bir öğrenci olmamıştı. Okula gidişini sırt çantasını yerde sürükleyerek protesto eden bir çocuktu. Okul armasını taşıyan hırkasını beline bağlayıp dolanan bir öğrenciydi.

Güneş, ağlanarak yatağında dövündü. "Bu evrenin bana 'sen anca rüyanda görürsün' demesi. İnsanın rüyasında duyguları ile oynanmaz ama!" Hâlbuki rüya duygu lunaparkıdır. İnsan hissettiklerinin kalıntısı ve arzularının tortusu ile orada kendi kendine oynar durur. Ama bu bir rüya değildi.

Uzay, ablasına uzun uzun bakıp neler olduğunu anlamaya çalıştı fakat hiçte anlamlı konuşmuyordu. Ne yapacağını bilmesede her zaman ne yapacağını bilen ablasını(!) taklit etmeyi çok iyi biliyordu. Bu durumda kendi olsa ablasının ona söyleyeceğini biliyordu. Kaşlar hafiften ego ile kalkık, burun yokuş aşağı küçümseme ile kıvrık, seste de hafif kinaye barındırarak "Mal Çocuk." dedi.

Güneş dövünmeyi bırakıp duyduğu karşısında ciddiyetle dikeldi. Kaşının birini hiddetle kaldırıp "Rüyada dahi olsak ben senin ablanım. Sen bana hakaret edemezsin."

Uzay kitap yazmaktan ablasının beyninin bulamaca döndüğü anladı. Ona acıyıp yanına oturduktan sonra başını göğsüne çekti. Biraz sevgi ve ilginin her hastalığı yeneceğine inancı büyüktü. "Oy guzum benim. Seni yaradana gurban olim. Bu gadar çalışıp kendini harap etme emi."

Güneş hemen kardeşinin başındaki elini itip sinirle baktı. Rüyada olmadığını anladığına göre şikayet edebilirdi. "Baba! Uzay annemin şivesini taklit edip alay ediyor!"

***

"Hayat sevince güzel!"🎤

Uzay'ın şarkısı araba içinde dolanırken etrafta şaşkınlığa neden oluyordu. Güneş, araba kullandığını unutup onun bu haline bakıyordu. Yağız Efe ve Ufuk oturdukları arka koltuklardan öne doğru uzanıp cesedi yakından inceleyen olay yeri inceleme gibi arkadaşını teşhis etmeye çalıştılar.

Ufuk, zihninde Uzay ve bugün onun yerine geçip insan ırkı arasında kendini belli etmemeye çalışan Uzay görünümlü uzaylıyı karşılaştırdı.

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin