26. Burası Çabaların Denizi

755 178 216
                                    

Burası Lise
Çabaların Denizi
26. Bölüm

Bir düş yelinin esintisi rüzgârla değil rüyalar ile olur. Ama kabuslar hep rüyalar içinde gelir.

Yeni bir okul gününde, ortalık tenhalıktan uzak fakat öğle arası tam kıvamında sıcaktı. Öğrenciler yemekten sonra mayışmış sakin takılıyordu.

Aslı, yeni sezonun Polat Alemdar’ı gibi bir bankı sahiplenip herkesi uzaklaştırmıştı. Kollarını masaya koyup yanağını yaslayarak uykuya balıklama atladı, içinde boy verdi, olmadı su topu oynadı.

Aslı, için her şey ninnilere müdahil olduğu beşikte ki huzur gibi ilerliyordu. Ta ki biri masaya sertçe bir şey koyup ona seslenmesine kadar. Buradan sonrasından beşikten Stephen King romanlarını transfer olmuştu. Gözlerini açmadı ama kaşlarını çattı, memnuniyetsiz bir homurtu çıkardı. Homurtusunda; yedi ayrı tonda katkısız küfürler bulunuyordu.

Gelen kişi hoş karşılanmadan önce bir karşılama bekledi. En azından gözlerini açıp gelene bakma zahmetinde bulunsun diye Aslı’nın saçlarını karıştırıp seslendi.

“Naber ufaklık?”

Onu sesinden tanıyan Aslı, şaşkınlıkla gözlerini açıp başını kolundan kaldırdı. İlk saniyelerde karıştılan saçları önünde uçuştuğu için korku filmlerindeki kadınları benzedi. Karşısında duran kişi de bir anlık boşlukla ondan korkup irkildi ama hemen toparlandı. Belli etmeyip bozuntuya vermedi.

Aslı, saçlarını geriye atıp şaşkınlıkla konuştu. “Aa part time Kötü Çocuk Meriç!”

Bu sıfata takılmayan Meriç, bakışlarıyla ona vaziyetini gösterdi. Hafiften burun kıvırır gibi yüksekten bakarak konuştu. “Neden her bulduğun yerde tavuk gibi pinekliyorsun?”

Aslı, büyük bir ırkçılığa uğradığını düşündü. Doğrulup sırtını düzeltikten sonra mutsuz bir şekilde kafasını iki yana salladı. “Hayır.” Dudağını sarkıtıp “Her bulduğum yerde panda gibi uyuyorum ben.” derken onay bekleyerek baktı.

Neyseki bu konuda karşısındakinin de görüşü aynıydı. Gülüp onaylayarak başını salladı. “Doğru panda sana daha çok yakışır.”

Aslı birden aklına gelen diğer mesele ile kaşlarını çattı. Öne doğru uzanarak sinirle tehdit etti. “Sen, benim kiloma mı laf ettin? Göbişime dövdürürüm seni!”

Böyle bir hırçınlığa anından beyaz bayrak sallayan Meriç, parmaklarını onun alnına koyarak geriye itip uzaklaştırdı. “Tamam, pes.”

Aslı baskın gelmenin, pes ettirmenin zevkiyle önüne döndüğünde masadaki defteri gördü. “Elindeki ne?” diye sordu.

Meriç parmaklarını kahverengi deri kapaklı esnek defterin üzerinde gezdirdi. “Eskiz defterim, çizim yapıyorum.”

Aslı şaşkınlığın içine hayranlık bulandırılmış bir şekilde gözlerini parlattı. “Aa Ufo ‘Her bed boy ressamdır.’ derdi de inanmazdım.” dedikten sonra okul binasına doğru baktı. Öngörüleri yüksek ve senaryo hacker'ı olup dizileri tahmin edebilen arkadaşı bunu da bilmişti. Onun karşısında sonsuz saygı ile eğilmeliydi.

“O salaklardan mı bahsediyorsun yine?”

Aslı düşüncelerinden ayrılıp onun dediğine tepki verdi. Tekrar masanın üzerinden ona doğru uzandı.

“Onlar salak değil arkadaşlarım.”

Meriç tekrar parmaklarının ucuyla onun alnından geriye itmeye çalıştı. Fakat bu sefer Aslı direndi. Etraftan saçma ve tuhaf bir savaşın içinde oldukları belli oluyordu. Neyseki Meriç daha fazla inat etmeyip Aslı’nın kazanmasına izin vererek elini çekti. Bilmiş bir tavırla söylenmeye başladı.

BURASI LİSEWhere stories live. Discover now