37. Burası Yumuşak Hisler

421 141 98
                                    

Burası Lise
Yumuşak Hisler
37. Bölüm

---Aslı&Meriç---

Çocukken herkesin aynı an içinde yaşadığını sanarız. Biz gülümserken etrafta birinin ağlayabileceği aklımıza gelmez. Çocukken hep gülümseyelim diye uğraşırlar, büyüyünce aynısını bizde küçük bir çocuğa yaparız. Her ne kadar insanların bir an içinde yaşamadığı aklımızda olsa da bir çocuk gülümserse tüm dünya gülümser zannederiz.

Bu huyumuz değişmez, bir çocuk gülümsesin diye koca kral bile soytarılık yapmaya soyunur. Dünya böyle güzelleşir... Büyüyünce çok haydut görürüz fakat onların çocukları güldürmek için neler yaptığına hiç bakmayız.

İnsanları böyle bölebiliriz. Çocukları gülümseten ve ağlatanlar. Böylece masallardaki iyilikler ve kötülükler daha net gözükür.

Meriç elindeki kutu meyve suyunu Allah'tan sabır dileyerek uzattı. Eğer Aslı ondan bir şey daha isterse sakin kalmak adlı planını bir kenara bırakacaktı.

"Al Ufaklık. Artık bundan sonrası boşanda semerini ye çıtası."

Aslı onun söylediklerinden alınmayıp kutu meyve suyunu aldıktan sonra başından savuşturdu. Oyaladığı açıkça belli oluyordu ama ona bir şeyler yaptırabilme şansını yakalayınca bunu kullandı.

"Aynen aynen. Hadi şimdi beni rahat bırak."

Meriç onca istekleri yerine getirdikten ve ona her dilediği yiyeceği aldıktan sonra öylece gitmeyecekti. Konuşmaları gereken bir konu vardı. Ve Aslı konuşmamak için ağzını bir dakika bile boş koymuyordu.

Meriç, her seferinde yaptığı gibi ilk olarak ona sakince yaklaştı. Vahşi bir kediyi tırmalama niyetinden alıkoymak istiyor gibi davrandı.

"Hani biz anlaştık ya seninle... Ben aradığınız bilgileri size verdim, sen de annemle görüşmeye gidecektin."

Aslı bilmiyormuş gibi yapmayı tercih etti. Her hareketi doğaçlama rollerdi. "Seni istemeye mi gideceğim? Annenle ne diye görüşeyim."

Meriç elleri ile sertçe yüzünü ovuşturdu. Sabır dilenirken derin bir nefes aldı. Aslı'nın güzel konuşmadan anlamadığı düşününce içinde tuttuğu siniri rahatça gösterdi.

"Yeter ama! Niye yan çiziyorsun kızım? Biz böyle mi anlaştık?.."

Aslı, kaşlarını çatıp bağıran Meriç'ten ilk olarak korktu. Sonra asıl korkulması gereken kişinin kendisi olduğunu hatırladı. İki elini uzatıp onun yakalarından çekiştirdi.

"Bana bak! Bir daha bana bağırırsan, seni öldürür Karam'a gömdürürüm. Zaten birkaç gündür bu plan üstünde duruyorum."

Meriç, ona kafa tutan kıza biraz yaklaştı. Yine saniyelik restleşmeleri gün yüzüne çıkmıştı. İki inatçı keçi gibi toslamaya hazırlardı. Yüzlerindeki mesefe azaldıkça meydan okuyup ona efelenen Aslı, yavru kediye dönüştü. Yutkunup öfkesi ile birlikte hırçınlığınıda boğazından aşağıya yolladı. Hafifçe geriledi.

Onun geri çekilmesi Meriç'i cesaretlendirdi. Bakışlarını tereddütsüz bir şekilde onun yüzünde gezdirdi. Buna nasıl bir anlam yükleyeceğini bilmeyen fakat kanındaki asil fesatlığın varlığı ile de aklına utanacak sahneler getiren Aslı, gözlerini kırpıştırdı. Sesinin tonundaki hafif kırıklık ile sordu:

"Ne bakıyorsun öyle?"

Meriç derin nefes alıp uykuluymuş gibi hafif hülya dolu çıkan sesiyle "Nasıl bakıyormuşum?" diye sordu. Aslı aklını karıştırmasına izin vermedi. Onu sertçe geriye itip kendinden uzaklaştırdı.

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin