30. Burası Herkesin Kendi

641 152 205
                                    

Burası Lise
Herkesin Kendi
30. Bölüm

[Dümeni semaya çevirdim
ama yine bulutlara çarptım ben.
Yıldızları alıp getirdim sana, kendi rüyana kattın sen.]
(Bulutlara Çarptım- 6iant, Velet)

“Üç, iki, on iki...”

Yağız Efe’nin, gereksiz geri sayım şakası diğer kabindeki arkadaşlarını bunalttı. Bu işu zorla üstlendiği için ellerinden bir şey gelmiyordu. Onları her defasında hayal kırıklığına uğratmak  bir öncekinden daha komik geliyordu. Sıfıra bir türlü gelmiyordu.

En sonunda orta kabindeki Aslı, başını yukarı kaldırıp diğer kabinlerden rahat duyulsun diye bağırdı.

“Geri saymayanın çikolata stoğu bitsin e mi?”

Yağız Efe, dehşet kapılıp “Mümin mümine çikolatayla beddua etmez.” diye çemkirdikten sonra duanın gerçekleşmesinden korkarak hemen geri saydı.

“Üç, iki, bir, sıfır. Çıkın.”

Yan yana duran dört kabininde kapısı birden açıldı. Hepsi yeni kıyafetler içinde kendi güzellik yarışmalarının birincisi seçilmiş bir özgüven ile aynı yöne döndüler. Elleri bel boşluklarında, çeneleri hafif yukarıda karşıya bakarak eşit adımlarla disiplin içinde yürüdüler.

Aslı ve Ufuk kankiloştoşko modasının yegane birlik ve beraberliği içinde benzer renkte kıyafetler giymiş ve aynı tarzı yansıtmaya çalışmışlardı. Yağız Efe, kendini baston yutmuş bir tavırla ilerletirken üzerindeki takım elbisenin pantolon paçalarını katlamıştı.

Bu erkeklerdeki bilek modasına ne derece hakim olduğunu gösterme şekliydi. Kendini bu iş konusunda ileride çok başarılı görüyordu. Ne var ki bu sadece onun düşüncesiydi. Takım elbisesini içine giydiği saten mor gömlek ve bugünün liderliğini üstlendiği kırmızı saten kravat ile kötü gözüküyordu.

Uzay, her an tatil hastagli instagram fotoğrafı çekilecek gibi duruyordu. Renkli gömleği ve şortunun altına terlik bulamayınca spor ayakkabısının taban kısmına basmış ve mağazada bulduğu kadın hasır şapkalardan birini kafasına geçirmişti.

Yürüyüşlerini bir tur atarak tamamladıktan sonra onları eleştirecek jürileri olmadığı için etrafa baktılar. Kabin dışında annesinin giyinmesini bekleyen yedi-sekiz yaşındaki bir erkek çocuğunu gözlerine kestirdiler.

Ona yaklaşıp etrafını sardıklarında çocukcağız biraz korktu. Her an annesine bağırmak için hazırda bekledi.

Yağız Efe kaşlarını kaldırıp indirerek “Sence hangimiz daha güzel olduk?” diye sordu. Çocuk onların niyetinin anladığında biraz rahatladı.

Elini çenesine koyup onları süzerken değerlenmeden geçen Aslı, poz verip gözüne daha iyi gözükmeye çabaladı. Bir ayağını öne uzatırken parmak uçlarında yere basıp dizinden hafif kırdı. Bu ara ınstagramdaki neredeyse tüm kızlar aynı pozu veriyordu.

Onun bu yaptığı zekiliği gören diğerleri de poz vermeye başladı. Yağız Efe takım elbisesi ile yere çöküp yol kenarında kızlara laf atan kekolar gibi durdu. Aslı ırkına sadık bir panda olarak pozisyonunu bozup kankiloştoşkosuna sarıldı. Uzay olmayan denizde boy verdi. Ufuk ise emre sadık bir asker gibi hazır olda bekledi.

Çocuk, onları bir müddet süzdü. Kararsız kalmıştı ve adlarını bilmediği için kazananı parmağı ile işaret edecekti. Parmağını yavaşça dörtlüye doğru kaldırdığında kazanma aşkı ile yanıp tutuşan Yağız Efe gösterilen yerde seçilmiş kişi olmak istiyordu.

Bu mesele onun tüm vasıflarına ve ünvanlarına önemli bir armağan olacaktı. Omuzlarındaki yükün gerginliği ile telaşa kapılıp yerde arkadaşlarına doğru yuvarlandı. Bir bowling topu gibi arkadaşlarını labut sayıp üçünü de devirdi. Bu hızlı gerçekleşen olay karşısında tepki dahi veremediler. Öyle ki Aslı yerde hâlâ daha Ufuk’a sarılmış bir vaziyette duruyordu.

BURASI LİSEWhere stories live. Discover now