38. Burası Kardeşlik

467 137 80
                                    

Önceki bölümün devamı...

BURASI LİSE
Kardeşlik
38.BÖLÜM

İnsana insan gerek diye bir söz vardır. Derler ki bu yüzden yanlızlığa yaratılmamıştır insanlar. Her şeyde birdirler, her ne kadar, düştükleri tüm üzüntülerde ve dertlerde yanlız olduklarını düşünselerde... Başlarını kaldıklarında gökte onlar için bulutlar ve onunla benzer hüzünde bakışları olan kişiler vardır. Yapması gereken gökyüzüne bakmayı bitirip etrafın bakmak.

Gökyüzüne bakmayı bitirelim, sıra yüzlerimizde.

Tek doğduk ama yanlız yaratılmadık. Her ne kadar farklı olursa, her ne kadar zıtsak birbirimize aslında bir o kadar anlıyız. Eğer herkes farklıysa bu onları aynı da yapar.

Gözlerini değil gönlünü yönelt ve yargısız bak. Her zaman oldurduğun şekli, farklı yönde ilerleten biri daha vardır. İki kişininki de doğrudur. Sadece biri diğerine benim doğrumdan yap diye diretir.

Yiğit gülümsemesini içinde tutmadı. Bir masanın etrafına oturdukları kişilerin yüzlerine bakarken tebessüm etti. Kardeşi onların gönlünü almış gibiydi. Onun söylediklerine ve yaptıklarına gülüyorlardı. Hayatta her zaman sorun çıkardı ama kim der ki sorunlar gülümsemelere dönüşemez.

Yağız Efe, tabağındaki yeni tanışma şerefine erdiği tatlıya karşı büyük bir sevgi besledi. Hayranlıkla onu sunan ve artık gözünde cennetin mutfak çalışanı kadına döndü.

"Size anne diyebilir miyim?"

Karam yerinde dikelip karşı çıktı. "Sen geldiğinden beridir niye aileme göz diktin acaba?"

Yağız Efe utanmadan sırıttı. "Sana yaptıklarım yüzünden babamla annem bana çok kızgın beni evlatlıktan redderseler yedeğe aile buluyorum kendime."

Karam en azından ailesinin onun davranışlarını onaylamadığına sevindi. Yeni sabit düşüncesinde Yağız Efe'nin fazla şımartılarak büyüdüğü için böyle bir çocuk olduğu kanısına vardı. Yakın arkadaşları onun kadar kendini beğenmiş değildi, arkadaş gruplarında bu yön ona özgüydü.

"Benim aileme sulanmak yerine git kardilerinde yaşa." dediğinde Yağız Efe kaprisle gözlerini süzdü.

"Canım beni öyle her aile hak edemez. Kendimi ağırdan satıyorum."

Karam'ın babası gülüp ona takıldı. "Üstü kalsın canım biz seni almayalım." herkes buna güldü. Çocukların sihirleri yaşlarında değil yaşattıklarındaydı. Koca adamı bile kendi şakasına katabilmişti.

Yağız Efe gözüne kestirdiği yeni anne adayının peşini öyle kolay kolay bırakma taraftarı değildi. Şirinlik yaparak ayağına yer etmek için açık aradı.

"Eğer siz beni çok sevdiyseniz, kendimi sizden mahrum bırakmam teyze anne."

Karam'ın annesi gülümsedi. "Eğer gelmek istersen gelebilirsin fakat şartım var." Herkes merakla onun ne diyeceğine dikkat kesildi. Kadın kızından her zaman istediği bir şeyi onun sınıf arkadaşından da talep etti.

"Hafta sonları etüt derslerine gireceksiniz."

Bunu duyar duymaz masadan kalkıp tabağını eline alan Yağız Efe "Oldu görüşürüz." diyerek kısa bir veda ile gitmeye yeltendi. Fakat kadın onu durdurmaya yetecek sihirli kelimeleri biliyordu.

"Bende size yiyecek bir şeyler yaparım. Benim yemek blogum var biliyor musun?"

Yağız Efe bu anlaşmanın kandırılan ve hakları sömürülen tarafı olmak istemiyordu. Yemeğe karşılık ders çalışmak ona ağır geliyordu fakat şartları kendine göre ayarlarsa belki kabul edebilirdi.

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin