36. Burası Çöken Kalpler

526 136 95
                                    

İyi okumalar...

BURASI LİSE
Çöken Kalpler
36. BÖLÜM


Hep gürültü peşinde olanlar arzularını yakaladıklarında sessiz kalırlar. Bu sokak köpeğinin bir araba peşinden havlaması ve durunca ne yapacağını bilemeyişi kadar basittir. Fakat bunu akıl etmeden ve hesaplamadan yaşar insan. Sadece ister, ulaşıncada elini sürmekte bile kararsızdır.

Herkes ayrılıp evlerine dağıldığında Meriç, Aslı'yı eve bırakmak istedi. Bunda kızın hiçbir rızası olmadığı gibi her türlü tekme stillerine hedef yapsa da, Meriç vazgeçmedi. Normalde biri ona vurmaya kalksa çok sinirlenirdi. Fakat Aslı katil civciv tiplemesinden farksızdı.

Sonunda pes edip birlikte yürürlerken sohbet açmak istedi. Meriç şüphelerini gerçek sahiplerinden saklamıştı. Onlara karşı herhangi bir ilgi veya merak belirtisi gizlide sakladığı değeri gösterirdi. Umursamıyormuş gibi yapmak her zaman yaptığı tek hareket olarak bu konuda yine aynı gösterimle son buldu. Diğerleri gittiği içim rahatça Aslı ile sohbet edebilirdi.

"Bunlar niye tam olarak ne olduğunu açıklamıyorlar. Ablasına ne yapmışlar?"

Aslı, gerçeği bilmiyordu ve ondan saklamalarına fena halde bozuluyordu. Yine de arkadaşlarına olan kırgınlığını Meriç'e anlatacak değildi. Bunun yerine olgun bir kişi olmasa da kopya çekip abisi gibi davranarak taklit etti. Onun ağır ve dizilerdeki filozof balıkçı tavrını takınarak konuştu.

"Bazen insanlar anlatmak istemeyebilir. Hayatın pencerelerini hep aynı kapıdan geçerek bulamazsın."

Meriç onun bu hallerinin fazla uzamasından korkarak sorduğuna pişman bir şekilde hemen konuyu kapattı. "Hiç sormadım say, Ufaklık. Hem bana ne onlardan ben seninle anlaştım. Seansa gideceksin."

Aslı durup ona doğru döndü,  bunu unutmuş olmasını dilerdi. Bu konudaki ısrarcı tutumu bir türlü son bulmamıştı. Oysa arkadaş olmaya başladıklarında ne kadar iyi şeyler düşünmüştü. Şimdi ise onu öldürüp gömmenin peşine düşecek kadar sinirliydi.

"Sen sürekli herkese diyorsun ya.. 'Ya bi sal!' Şimdi aynısını ben sana diyorum. Beni bi sal!"

Meriç gözlerini devirip onu kapüşonundan tutarak yola döndürdü, tekrar yürümesi için hareketlendirdi.

"Dediğin gibi ben diyorum. Bu benim sihirli sözücüğüm."

Aslı, gönülsüz bir şekilde yürüyüp onun elini sırtından atmak için silkelendi. Bu kadar inatçı olmasına şaşırıyordu. Bu kadar ısrarcı olmasının altında bir kârının olduğunu düşündü. Elini ceplerine sokup içinden bozuk paraları çıkardı. Ders çıkışı da Yefe ile tost yemeseydiler belki on lira çıkardı. Sitemkâr bir şekilde ona uzattı.

"Sırf annen para kazansın diye değil mi? Fakir! Al şu parayı kaybol güzümün önünden."

Meriç onun paralarına burun kıvrarak bakıp Aslı'nın alnına işaret parmağı ile uyarıcı bir şekilde dokundu. Gözlerinde ki küçümseme ile iğneleyeci bir şekilde "Çok komiksin." dedi.

Aslı bu işten paçasını kurtarmak için üstüne basarak konuştu. "Ben sadece normalim. Neden yanlızca böyle düşünmüyorsunuz?"

Meriç, bu sefer onu elinden kaçırmamak için yeminliydi. Hiçbir laf cambazlığına yenilmeyecekti. Fakat bunun sert bir tutumla çözülecek bir iş olmadığını biliyordu. Bu yumruğunu sıkıp tüm gücü ile dayanabileceği bir kavga değildi. Bu dişini sıkıp tüm sabrı ile dayanması gereken bir olaydı.

Aslı'nın elinden tutup yanlarından geçmekte oldukları banka çekerek oturttu. Sakince konuşmayı planlarken onun lafı farklı yere götürmesini engellemeyide aklında tuttu.

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin