31. Burası Kriminal

693 150 121
                                    

Kelime hatalarını fark etmekte zorlanıyorum. Bunları bana belirtirseniz, düzeltirim. Düzeltirsem düzeltmiş olurum, mutlu olurum, mutlu olursunuz, ve yaşasın dünya barışı, havalar çok sıcak, teşekkürler.


Burası Lise
Kriminal
31.Bölüm

Meriç, bahçenin içinde arkadaşları ile konuşurken bahçeye geleni görünce çaktırmadan onlardan ayırdı. Yavaş ve sarsak adımlar ile kimsenin gözüne çarpmadan çimenlere oturan Aslı'nın yanına çömeldi.

"N'aber Aslı?"

Aslı yavaşça ona döndü gülümseyerek başıyla selam verdi. Sevimliliğinden beklenmeyecek bir şekilde onu öfkeyle itekledi. Gözlerini hafif kısmış sinirle bakıyordu. "Benimle konuşma."

Meriç hafif gerileyip ona sorguyla baktı. En son hatırladığı ve anladığı kadarıyla arkadaş olmuşlardı. Aslı'nın sağı solu belli olmuyordu, fikrini değiştirmiş olabilirdi. "Arkadaş olmadık mı biz?" diye sordu.

Aslı gülümsedi onu kendine taraf çekti. "Okul dışında dedin ya bende ondan diyorum." Bunu duymak Meriç'in içini rahatlatmıştı. Derin bir nefes alıp yerine sabitlendi, ayaklarını uzattı.

"Senin için geçerli değil o diğerleri içindi." diyerek etrafı süzdüğünde Aslı dudağını sarkıttı. Diğerlerine böyle davranmasını sevmiyordu. "Küstüm seninle. ." diyerek ağlandı. Asosyal zamanlarını geride bırakmıştı. Tüm bunlar o üç oğlan sayesindeydi.

Meriç bıkkınlıkla ona döndü. Onun gibi tatlı tavırları sergileyemeyecek olsa da kopyalama yaptı. Her şeye bir isim takıyorlardı, oda bu günün önemini vurgulamak için bir şeyler uydurdu. "İlk arkadaşlık günümüzde küstün mü?"

Aslı yüzünü buruşturup "O ne saçma gün; ilk arkadaşlık günü." dediğinde onu utandırmıştı. İnsanları üstüne güldürmek istemeyen ve her zaman bunlara dikkat etmiş Meriç kıprandı. "Ne bileyim sen böyle tatlı şeyleri seversin, kanarsın diye."

Aslı, yaşlı bilge balıkçı edalarında uzaklara bakarken elini onun omzuna babacan bir tavırla koydu. "Unıcorn kovalıyoruz diye, bizi at aşığı sanmayın. Ayrıca her unicorna inanan kişilere salak muamelesi yapmaktan vazgeçin."

Konuşmasının sonunu sitemle bitirdiğinde bahçede biri ona seslendi. Gelen sesin yerini kesitirip oraya döndüğünde kantine gidecek olan Uzay'ı gördü.

"Aa Uzay gelmiş, ben gidiyorum." diyerek aceleyle ayakladı. Onun hızını izlemekle kalan Meriç'e dönüp küçük bir tekme attı. " Seninle küsüm bunu unutma. Seni pis unıcornizm düşmanı, atçıl herif."

Meriç'in ağzı açıkta kaldı. Onun el -daha doğrusu ayak- şakasına mı tepki versin yoksa söylediklerini anlamaya mı çalışsın bilmiyordu. Kendini geriye bırakıp çimenlere uzandı, söylendi. "Aramızda sadece dört-beş yaş var ben nasıl jenerik sorununa maruz kalıyorum. Neden bu kızla muhabbet ederken hiçbir şey anlamıyorum."

Uzay'ın yanına gittiğinden onunla kol kola girip birlikte kantine doğru yürüdüler. Aslı için her ders arası yemek molası gibiydi. Kilosu yerine, yeme yememeyi dert ediniyordu. Ya yemek yiyemezse! Bu onun kabusuydu.

Aslı kafasına yana çevirip Uzay'ın yüzüne baktı. Etrafa kaşlarını çatarak bakmıyordu, sakindi. "Bugün daha iyisin."

Onun yaptığı tespiti doğrulayan Uzay başını salladı. "Evet ablamı özledim o yüzden hırçın olmak yerine hüzünlüyüm. Ayrıca telefonlarımı da açmadığı için daha fazla üzgünüm."

Aslı düşüncelere dalarak sessizleşti. O yiyecek bir şeyler alırken bir masaya geçip onu bekledi. Uzay tüm duygularını sıraya sokmuş gibiydi. Hepsini yaşıyordu, hemde hiç çekinmeden. O öfkeliyken kimse ona kızmamıştı, hem Uzay'da sakin olması gerektiğini hiç düşünmemişti.

BURASI LİSEWhere stories live. Discover now