Bölüm 44

43.2K 1.9K 320
                                    

Bütün söylemek istediklerimizi hep sona bıraktık hayatta

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bütün söylemek istediklerimizi hep sona bıraktık hayatta. Hiç bir zaman vaktinde söylemedik ya da cesaret edemedik. Sonuç mu? Bedel olarak hep kırgınlıklar oldu.

Zarin bedenini alan sıcaklıkla ne yapacağını bilmeden kocasının gözlerine bakarken , gözlerindeki o ifadeyi ilk defa görmüştü.

Titrek bir nefes alırken , avuçlarını tırnakları ile kanattığının farkında bile değildi. Dudaklarını dişleri arasına alıp sanki bütün hıncını çıkarmak istercesine eziyordu.

Omuzları düşen genç kadın gözlerini kaçırmadan tek bir noktaya sabitlemişti. Kocasının kara gözlerine.

"Be..n...Be ran..ben.." lanet olası dili kekelemeye başlamıştı. Kocasının bakışları altında ezildiğini hissediyordu. İlk defa böyle bir ifadeyle bakıyordu genç adam , kadın ciğerlerine yol alan soluğu nefes borusunda tekliyordu.

"Zarin..." dedi durdu adam ne soracağını bilmiyordu. Sorsa dahi karısının ne cevap vereceğini bilmiyordu. Duyacağı cevabın canını yakacağından korkuyordu.

Genç kadın kocasına bir adım atıp , tekrar durmuş gözlerini gözlerinden almadan yine konuşmak istemişti. Ama dili lal olmuş gibi bir türlü hareket edemiyordu.

Sen burda ne yapıyorsun dese ne cevap verecekti kocasına?

"B..be..Beran ben şey."

"Ağabey babam seni çağırıyor." Diye seslenerek yanına gelen Zerda son anda yetişmişti. Beran başını sallayıp gergin nefesini vermiş, karısına bakmadan aşağı inmiş, Zerda elindeki tabakla yengesinin yanına gelmişti.

"Yenge ağabeyim sana almış."

Zarin titreyen elleriyle tabağı alırken, Zerda yengesinin tuhaf haliyle kaş çatmıştı. Neden böyle olmuştu ki?

"Yenge iyimisin? "

Gözlerini kırparak bir eliyle tabağı tutup , diğer eliyle karnını tutup ağır adımlarla odasına çıkmıştı.

Beran yanlış anlamıştı , ve karısı bir açıklama yapamamıştı. Odanın kapısını kapatıp tabağı sehpanın üzerine bırakarak, camın önüne geçmiş avluda oturan kocasını izlemişti.

Yanlış yapmıştı oraya gitmekle , bugün gidecek zaman değilken gitmişti. Nedem gittiğini bile bilmiyordu , bir an kendini orada bulmuştu sadece.

İnsanın kırılacağı bir adres ve ya zaman yoktu. İnsan evde, sokakta, uzakta, bile kırılabiliyordu. Şimdi bir adam kırılmıştı , sevdiği kadın tarafından yüreğine ince sızı eklenmişti. Aklına hücüm eden o düşünceler adamı yiyip bitirecekti düşünürken.

"İyi halt yedin Zarin , kıyamam dediğin adamı kırdın ne diye gidersin ki oraya!"

Kendi kendine kızıp , yanaklarını şişirerek odanın içinde dolanıp durmuştu.

ZARİN(TÖRE) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin