3~Çile

18.2K 528 122
                                    




Multimedya Lale.





Eğer hatalarımızdan ders çıkarıyorsak neden hata yapmaktan korkuyoruz o zaman ?

Yüzüme gelen güneş ışıklarıyla gözlerimi açtım. Hafifçe esneyip yanıma baktım. Lale hala uyuyordu. Yanağından öpüp kalktım. Gerine gerine banyoya giderken akşam olanları düşünüyordum. Laleye gerçeği söylememe amacımı. Olanlardan sonra Lale zar zor kendine gelmişken yeniden ona uyuşturucuyla ilgili bir şeyler söyleyip bir de onu üzemezdim. Ayrıca o olay olduğu zaman Burak,  Fıratla birlikteydi. Lale ve ailesi bunun mahçupluğunu yaşıyordu her zaman. Bir de şimdi yeniden o olayla alakalı konu açılırsa kendisine gelemezdi. Fıratı Burağın uyuşturucuya başlattığını düşünüyorlardı.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerden sıyrıldım. Olan olmuştu işte. O gece gözlerimi açtığım zaman kendimi bir odada bulmuştum. Bir yatakta uzanıyordum. Dirseklerimin üzerine hafifçe doğrulup etrafıma baktım. Karanlıktı her yer. Odayı camdan içeriye süzülen ayın ışıkları aydınlatıyordu sadece.

"Sonunda uyandın." diyen Esvedi buldu bakışlarım. Koltukta yaygınca oturmuş,  elindeki viski şişesini izliyordu. Gömleğinin önü açıktı. Göğsüne vuran ayın parlak ışıkları teniyle muhteşem uyum içindeydiler. Gözlerimi göğsünden çekip yüzüne baktım. Hala gözlerini elindeki viski şişesinden çekmiyordu. Şişeyi hafifçe sallayıp dikkatimin dağılmasına neden oldu.

"Neden buradayım? Burası neresi?"

Ayağa kalkıp pencereye doğru yürümeye başladı. O kadar içmesine rağmen hala kendinde görünüyordu.  "Duyuyor musun?" diye sordu arkası bana dönükken.

"Benden ne istiyorsun?" dedim sorusunu görmezden gelerek. Bir elinde şişeyi tutmuş sallarken, diğer eli cebindeydi. Sonra şişeyi pencerenin kenarına bıraktı. Arkasını dönüp pencerenin boş kenarına oturdu. Cebinden sigara paketini çıkarıp içinden bir tane sigara yakıp dudaklarına yaklaştırdı. Ben nefesimi tutmuş onun içe çökmüş yanaklarını izlerken, kafasını hafifçe yukarı kaldırıp dumanı havaya üfledi.

"Seninle bir anlaşma yapacağız." dedi beni kendime getirerek.

"Ne anlaşması?"

"Kardeşinin hayatına karşılık, senin hayatın."

"Anlamadım? Senin hayatın derken neyi kasdediyorsun? Ben ne yapabilirim ki?"

Yan tarafına koyduğu şişeyi alıp kafasına dikti. Ben adem elmasının viskiyle yaptığı dansının ahengine dalmışken,  kana kana içtiği viskiyi tekrar yerine koyduktan sonra koluyla ağzının kenarlarındaki damlaları sildi.

"Sevgilim olacaksın. Ne dersem yapacaksın. Benden izinsiz adımını bile atmayacaksın. Tüm bunlara karşılık kardeşini hem battığı bok çukurundan kurtaracağım, hem de borç senetlerinin hepsini toplayacağım."

Dediklerini önce idrak edemedim. Kafam karışmıştı. Ne diyordu bu adam böyle? Ne sevgilisinden bahsediyordu?

"Eğer tüm bunları yapabiliyorsan neden karşılıksız yapmıyorsun ki? Tanıyorsun zaten ailemi. Bize değen zararın ucu size de dokunur. Ayrıca karşılıksız derken yanlış anlama sana borçlanacak değiliz, parayı öderiz. Sen babama söyleme yeter biz aramızda halledelim. Bir şekilde hallederim ben, zaten şirkette benim de hisselerim var. Gerekirse sana vereyim?"

"Ben de onu diyorum ya aramızda halledelim. Sevgilim ol, konu kapansın. Sizin paranıza ihtiyacım var gibi mi duruyor oradan? Konu para değil anlamadın mı? Konu bu adamlar. Böyleleriyle ne kardeşin, ne baban baş edebilir. Onların anlayacakları dilden anlayan biri lazım onlara."

MerdümWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu