25~Ciğerpare

9.1K 287 18
                                    

~

Kavuşmak şart mı?

Boş ver, bazı şeyler yokken güzel...

~

Siyah göğün altında sessizliğin sesiyle bir yolculuğa çıkmış gibiydim.

Mevsimlerden kış, günlerden Esved..

Belleğim kopuk anılara ev sahipliği yaparken, yılların biriktirdiği acılar yıllanmışlığını kuru dallara emanet bırakmıştı.

Korkutulmuş, sindirilmiş ve suskundum!

Zaten acılı süreçler hep böyle değil midir?

Esvedin özgürlüğümü ilan eden dudaklarının kapanması üzerinden saymadığım dakikalar geçmişti. Dört belki de beş dakikaya aşkın bir süre olmasına karşın bana yüzyıllarca gelen dakikalar.

Zaman işliyordu.

Esved gitmişti, özgürdüm, kardeşime ulaşamıyordum, babam gözaltındaydı ve annem beni bekliyordu.

Yanaklarımda kuruyan yaşlar olduğu yere ağırlık yaparken ellerimle yüzümü sıvazlayıp boş caddeden bir taksi geçmesini bekledim.

Esved gerçekten gitmişti.

Bana iki günlük ateşkes ilan etmesine rağmen vakit daha dolmadan her şeyi planlamış, beni çıkmaza sürüklemişti.

Peki ama neden bu anlaşma saçmalığına katlandım o zaman ben?

Önümde duran araba düşüncelerimi kerpetenle söküp toprağa gömdü.

"Hilmi?" dedim. Arabadan inmiş bir şekilde bana bakarken bir eli açık olan kapıda, diğeriyse arabanın tavanındaydı.

"Yenge?" Ses tonu her zamanki alaylı tonuna bürünmüşken sarf ettiği sözler yaşanan olayların üzerine çıldırma noktasına getirdi beni.

"Anlamıyor musun be sen? Kaç kere tekrar edeyim? Bana yenge deme!" dedim yenge lafını heceleyerek. Hilmi yüzündeki sinir bozucu gülüşü büyüterek kaşlarını havaya kaldırdığında,

"Sandığımdan daha fenaymış." dedi. Onu buraya kimin gönderdiğinden emin olsam da neden gönderdiğini anlamadım.

"Sen Kütahyada değil miydin?" Ses tonumu daha yatışkın hale bürüyüp kendimi sakinleştirmek için telkinledim.

Bağırmam gereken kişi o değildi.

"Bin öyle konuşalım." dedikten sonra beni beklemeden yaslandığı arabasına binerek bana da başka çare bırakmadı. Hilminin ardından araca biner binmez,

"Neden buradasın?" diye anahtar soruyu sorarken, bu sırada Hilmi direksiyonu kırıp yola devam etti. Dudaklarını aralayarak düz surat ifadesiyle iki kelimelik bir yanıt verdi.

"Esved istedi."

"Onu anlayabiliyorum Hilmi." dedim evham ruhumu esiri yaparken. Üzerindeki eğlenceli tavrı bir kenara bırakarak,

"Sabah konuştuğumuzda dönmemi söyledi Gaye, başka bir olay yok." dedi.

"Biliyor musun olanları?" İki göğsümün arasındaki boşluğa çizik atılmışcasına sorduğum soru Hilminin bakışlarının bana kaymasına neden oldu fakat birkaç saniyenin ardından yeniden yola odaklandı.

"Bak neden kavga ettiğinizi bilmiyorum, yani Esved seninle ya da aranızdaki bu şeyle ilgili konuşmaz pek, beni arayıp sadece seni almamı söyledi o kadar." Onun her zamanki muzipliğine alışan belleğim takındığı ciddi tavrı yadırgasada doğruyu söylediğini biliyordum nedense.

MerdümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin