17~Kaos

9.3K 281 80
                                    

~

Çıkacak can kalmadı ki,

yaşanacak acı olsun...

~

Birisine bakmak; her şey üzerine söylenebilecek on binlerce şey varken biz bu kelimeleri gözlerimize sığdırmayı tercih ederiz ve tüm güzelliğimizle karşımızdakine sıcacık bakarız. Duygu yüklü en iyi ilkel iletişim türüdür değil mi?

Bir de diğer türü vardır ki, tüm nefretimizi bakışlarımıza yükleyip soğukluğumuzu ortaya sereriz.

Hani derler ya,

Eğer bir insandan nefret ediyorsan, o'nun içinde sana ait olan bir parçadan nefret ediyorsun demektir.

Ben, Esvedin içindeki bana ait o bilmediğim parçamdan nefret ediyordum.

~

Esvedle uzayıp giden bakışmamıza son vermek adına sorumu yineledim.

"Şifre diyorum, söyleyecek misin artık?" Hala dudaklarına yaslı olan kupayı uzaklaştırıp çenesine yasladı. Gözleri kısık, bakışlarıysa tehlikeliydi. Bir şeylerden emin olmak için tartıyor gibiydi.

"8116"

Hiçbir şey söylemeden bakışlarımı aşağıya indirip ekranı sönen telefona yeniden dokundum. Şifreyi yazdıktan sonra açılan ekranla bir an ne yapacağım aklımdan uçup gitmişti. Eğer kasanın şifresiyle aynı şifreyse ben bunu hayatta bulamazdım, bu ne biçim şifreydi böyle? Kendime engel olamadan kasaya olan merakım yüzünden,

"Bir anlamı var mı?" diye sordum bakışlarımı yeniden Esvede yönelterek.

"Var."

"Nedir?" Onunla dünden ve dünden önceki günlerden sonra konuşmak, konuşmayı bırak aynı ortamda nefes bile almak gururuma dokunuyordu. Başka zaman olsa yüzüne bile bakmazdım ama şu an için buna mecburdum, bir şeyler öğrenmeliydim.

"Arkadaşını ara." dedikten sonra az önce sırtını yasladığı pencereden çekti ve önümden geçerek mutfağa doğru adımlamaya başladı. Elimde kalan telefonla öylece arkasından baktıktan sonra dikilmeye bir son verirken, koltuğa yönelip oturdum. Telefonu alırkenki amacım Laleyi aramaktı ama şu an ne çantam, ne de telefonum umurumda falan değildi. Mutfak kapısını kontrol ederek ekranı sönen telefonu açıp şifreyi yeniden girdim.

Ana ekranda gördüğüm her telefonda bulunan uygulamalara bakarken, parmağım benden bağımsızcasına galerisine dokundu. Galerisindeki en son fotoğraf nişanın olduğu güne aitti. Esvedle el ele bir şekilde merdivenlerden inerken habersiz çekilen bir fotoğraftı. Boş verip daha eskilere doğru inmeye başladım. Öyle çok fotoğraf yoktu telefonunda. Gözüme ilişen bir fotoğrafa dokunurken yeniden kafamı kaldırıp kapıya doğru baktım.

Fotoğraf kumarhanede çekilmişti. Karede yalnızca Hilmiyle Esved varken, mekan boştu. İkiside kalçalarını kumar masasına yaslamış yan yana dururken, Hilmi kameraya bakarak gülümsüyor, Esved ise elinde kırmızı renk bir jetonla durmuş öylece bakıyordu..

Daha fazla incelemeyip diğer karelere göz ucuyla baktım. Önemli şeyler yoktu. Galeriden çıktıktan sonra mesaj kısmını es geçerek aramalara girdim. Son aramalarda Hilminin ismi vardı ama ondan önceki tüm aramalar isimsizdi. Bu duruma kaşlarımı çatarak rehberine girdim ve küçük çaplı şok yaşadım. Sadece benim ve Hilminin numarası kayıtlıydı.

"Konuştun mu?" Esvedin sesini duyarken yakalanmanın verdiği tedirginlikle bakışlarımı telefondan çekip ona tırmandırdım. Salonun kapısına yaslanmış elleri ceplerinde bana bakıyordu.

MerdümOù les histoires vivent. Découvrez maintenant