23~Zümra

10.2K 320 80
                                    




Multimedya Gaye.

~


Ey yar..!

Telaşımı hoş gör.

Islandığım ilk yağmurumsun.

~

Taşı bile çatlatan kelimeler bir bir boğazıma dizilip korku salarken hummalı yüreğime, dimağımdaki harflerim sessizce kurbağanın kabuğunu andıran çelikten hapsine çekildi.

Kız anlattı.

Taş çatladı.

Sabır, kanatları yanan güvercinime melhem olup kanayan yarasını dindirirken, en büyük düşmanı olan tahammülsüzlük alacağım nefesleri ruhuma emanetçilik eden gencecik bedenime yolladı.

"Merak etme," dedi ateşlediği mumu yüzüme üfleyerek.

Mum yandı.

Ben söndüm.

"Tüm bunlara gerek kalmayacak, fikrin değişecek." Dışarı çıkmak için can atan itiraz cümlelerim dilime dökülmek için hareketlendiler.

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordum. Loş ışığın aydınlattığı koskoca mekanda dipdibe bir vaziyyetde dans ediyorduk. Müzik yerini başka notalara emanet edip köşesine çekilmişti.

"Boşver şimdi bunları, bu anın tadını çıkaralım." dedi ve dudaklarını birbirine sıkıca bastırarak gözlerimin merceğine odaklandı. Sadece bir gün geçmesine rağmen nasıl oluyorda her şeyi unutmuş gibi olanları bir kenara atabilmiştim, atabilmiştik anlamadım. Bu adamla anlaşma yapmıştık, yarın Esvedden ebediyen kurtulacaktım ama açığa çıkmayan bir çok şey vardı henüz.

"Kılıça ne ol.."

"Sakın o itin adını ağzına alma." dedi belimdeki ellerinin baskısını artırarak. Yüzünü göremesem bile ifadesinde oluşan vahşilik sesine yansımıştı.

"Ne oldu ona?" diye sordum adını anmayarak. Sorumun cevabını almak istiyorsam onun huyundan gitmeliydim.

"Cezasını çekti ve hayatına devam ediyor, tabii yarım bir şekilde."

"Ne yaptın adama?" diye sordum dehşeti ses tonuma yansıtarak.

"Canımı sıkıyorsun Gaye." Gözleri yanan mumların ucundaki ateşin dalgalanması gibiydi.

Dışıma taşırmaya korktuğum duygularla çevriliyken ruhum, hissizdim.

Esved parmağını tenimin üzerinde bir tüy hafifliğinde gezdirirken,

"Çek elini," dedim aniden

"Çekmemi istediğinden emin misin?"

Vücudumun dokunuşuna karşı verdiği tepki kasılmak olmuştu. Bana verdiği cevap dudaklarını yanağıma götürmek olurken, oradan yavaşça alnıma kaydırdı iki parça et yığını olan dudaklarını.

Dokunuşları öyle naifti ki gözlerimi kapatıp bu hareket eşliğinde uykuya dalmamak için zor tuttum kendimi.

Neler oluyordu böyle?

Kendisine çizdiği yolda ilerleyerek şimdiki durağı saçlarımdı.

Saçlarım öpüşünden nasibini alırken dizlerim titredi, ensesindeki ellerim olduğu yeri daha sıkı bir şekilde kavradı, bedenlerimiz arasındaki santimler kapanırken bir birine temas etmeyen hiçbir zerremiz kalmamıştı.

MerdümWhere stories live. Discover now