20~Ruh-u-revan

8.7K 322 42
                                    

Machete-Nejnost (Bölümü yazarken sürekli bu şarkıyı dinledim. Tavsiye ediyorum.)

~


Hayat kaç dakika nefes aldığımız değil,

nefesimizi kesen kaç dakika yaşadığımızdır.

~

Ruhun bedenden çıkarken yaydığı görünmeyen o şeffaftan siyah sis, havaya yayılıp tenine dokunarak bürümüştü her yanını. Yelkovan akrepi kovalıyor, akrep ise her zamanki ağır hareketlerinin aksine var olan nihavent zehrini bir an önce dışarı salmak için ona yetişmeye çalışıyordu.

Akrep bu gece sabırsızdı.

Akrep bu gece ıssızdı.

Akrep bu gece hiç olmadığı kadar zehirliydi.

Saat, akrep ve yelkovanın gün içerisinde yirmi iki kez kavuşup aşklarını bir dakikada yaşadıkları andan bir tanesiydi.

Sizce aşk Adem ile havva mıdır, yoksa Akrep ile Yelkovan mı?

Aşkın içinde kendini bulabilmek için değerini an an hatırlatan uğraşlar ile dolu yıllanmış bir ömürden bahsediyorum.

Aşk; Adem ve Havva ile başlayıp, Akrep ve Yelkovan ile  devam eden bir masaldır.

Bu masalda tek sahip çıkmamız gereken şey ise, melekleri bile cennetden kovduran nefsimizdi.

Esved.

Arkamda onun varlığından yayılan taze, temiz ve erkeksi nane kokusunu alıyor lakin dönüp bakamıyordum. Cesaretim mi yoktu yoksa korku mu beni ele geçirmişti anlayamıyordum fakat şaşkınlık beni iki kolumdan tutup çekiştirirken, neye şaşıracağımı da, ne tarafa doğru sürükleneceğimi de bilmiyordum. Bildiğim tek şey vardı;

Bu bir oyundu. Nasıl bir strateji uygulayacak olursam olayım sadece bir kazanan ve bir kaybeden olacaktı. Ben bu oyuna başlarken zaten kazanacağımı hiç düşünmemiştim, ama karşımdakini de ayaklarımın altına alıp çiğnemek istiyordum. Kazansam bile, kazanmış saymayacaktım kendimi. Bu gece anlamıştım bunu.

Bu saatten sonra zaferi parmaklarımın arasına alıp kemiklerim kırılana kadar sıksam da, hiçbir şey zamanı geri getirmeyecek, akrep ve yelkovan tersine süzülmeyeceklerdi. Ellerinde olsaydı kavuştukları an, zamanı durdurur ve ömür boyu saatin akrep ve yelkovan diliminde yaşamlarını sürerlerdi.

Kılıçın önümde duran bedenindeki bir çift göz, yavaşça kalkılarak arkamdaki adama odaklandı. En az benim kadar şaşkındı. Bakışlarım Kılıçın göz bebeklerine kayarken, orada gördüğüm tek şey saf korkuydu. Esvedden korkuyordu.

"S-sen," dedi Kılıç kekeleyerek. O sırada boş mekanda yankılanan Esvedin adım sesleriyle kısa bir an öbür tarafa gidip geldiğimi zannettim.

"Ben ya," diyerek yanımdan geçti ve masada benim sağım, Kılıçınsa soluna gelecek şekilde ortadaki sandalyeyi çekip oturdu. Ben ne yapacağımı bilemeden sadece ayakta kalan Kılıça bakıyordum.

Esved buradaydı. Benim Kılıçla buluştuğum restoranda, onun kasasından az önce çaldığım belgelerin üstünde olduğu masada, iki nefes kadar uzağımda  oturuyordu. Dönüp ona bakmak isteyen yanımı kollarından tutarak zar zor durduruyordum ama o ellerimden çıkmak için debelenip duruyordu sürekli.

"Ayakta kaldın otursana." dedi Kılıçın az önce oturduğu sandalyeyi çekip ayaklarını oraya uzatarak. Kılıç bir bana, bir Esvede, bir de Esvedin ayaklarını uzattığı sandalyeye bakıp boşta kalan diğer yere oturdu ve bana bakarak,

MerdümWhere stories live. Discover now